İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4863 %0.01
36,5949 %0.01
3.429.900 %0.29
3.064,76 0,37
Ara

Soru sormanın dayanılmaz ağırlığı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Soru sormanın dayanılmaz ağırlığı

2025’ hoş geldiniz!

Yeni bir çağdayız. Bu çağın en önemli özelliği, soruların cevaplardan daha önemli olmasıdır.

Cevaplar parmaklarımızın ucunda. Bir yapay zeka programına, örneğin ChatGPT’ye soruyoruz. 15 saniye sonra cevap — bir cevap — elimizde.

Ya sorular? Onları kendimiz bulmak zorundayız!

İnsanlık binlerce yıl hep cevaplar üzerinden gitti. En net ve kesin cevap verenlerin en doğruyu bilenler olduğu sanrısıyla hareket etti. Sonuç öyle çıkmasa da yanlışta ısrar etti.

Bugün bile çoğumuzun kafasında günlük ıvır zıvırların ötesinde soru yok. Belki de hiç olmamış. Tamtakır kuru bakır.

Kendilerine verilen cevaplarla yetinmişler.

Eğitim kurumları da hazır cevaplar üzerinden çalışmış. Daha çok hafızlık öğretmişler. Hafızanın içine sızan soruları düşman casuslar gibi bastırmışlar.

Sorular soranları ve sorulanları korkutmuş.

Tamamen haksız da değiller. Özellikle felsefi ve dinsel konularda bazı sorular çıban ya da saatli bombalar gibidirler. Bir an gelir patlarlar. Tüm sistem dağılır.

ZORDUR SORU SORMAK

Tıkır tıkır işliyormuş gibi görünen bir ortamda zordur soru sormak. “Cahil’ ya da münafık olduğunuz izlenimini yaratabilir.

Yapay zekalı dünyada da, soracak sorunuzun olmaması yalnız cehaletinizi ortaya koymakla kalmayacak, bu çok becerikli makineden yararlanamamak sonucunu doğuracaktır. Ne büyük israf!

Soru sormak için meraklı olacaksınız, bir; cesur olacaksınız, iki; soru soracak kadar bilgili olacaksınız, üç. Bir bilgi altyapınız olacak.

Böyle bir altyapınız yoksa ve soru soramıyorsanız dünyanın bütün bilgileri parmaklarınızın ucunda olsa neye yarar?

Enformasyonun seller gibi bastırdığı Dijital Tufan döneminin en yaygın cehalet krizine dönüşmesi bunu kanıtlamıyor mu?

DUMANLI DÜNYA

Yılın ilk yazısını bir hikaye Ile bitirelim:

Bundan yarım asır kadar önce, bir devlet büyüğümüzü Amerika ziyareti sırasında o dönemin en büyük bilgisayarına götürmüşler. Bilgisayar dediysem kocaman bir bina. “Efendim, buyurun bir şey sorun,” demişler.

Her şeyi bilen bizimki düşünmüş taşınmış, soracak bir şey bulamamış, yanlış bir şey söyleyip mahçup duruma düşmekten korkmuş, en sonunda: “Ne var ne yok?” demiş.

Bunu duyunca tüm sistemler karışmış. Makinenin çeşitli yerlerinden garip sesler ve dumanlar çıkmaya başlamış!

Şu anda ülkemizin ve dünyanın durumu gibi…

2025’e hoş geldiniz. “Ne var ne yok?” dostlar…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *