İstanbul
Hafif yağmur
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,0482 %0.14
37,2703 %0.36
97.009,59 %-0.385
3.363,20 -0,06
Ara

Yardımlaşmadan dayanışmaya

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yardımlaşmadan dayanışmaya

Sahip olduğu dil ve kullandığı kavramlar bireysel olarak insanlar kadar toplumların da karakteri hakkında bilgi verir, geleceğine yön verir. Toplumlar da insanlar gibi dilleri ile düşünür, yaşadıkları dünyayı yorumlar.

Toplumsal değişim ile dildeki değişim arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Gelişmeye, aydınlanmaya, bilinçlenmeye açık toplumlar geçirdikleri zihinsel evrimin doğal sonucu olarak zamanla karakterleri gereği dillerini de bu değişime paralel olarak yenilerler. Modern, çağdaş toplum olmanın bir gereğidir bu aslında. Gelişime direnen toplumlarsa bin yıllar geçse de binlerce yıl öncesinin kavramları, kelimeleri ile düşünmeye, yaşamaya devam ederler. Binlerce yıl öncesinde yaşadıklarının farkına da varamazlar. Süreç tavuk yumurta misali bir birini besleyen kısır bir döngüye girer.

Verilebilecek sayısız örneklerden biri süregelen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak bugüne kadar kullandığımız birçok kelimeyi, ifadeyi terk ediyor, cinsiyet eşitliğini dilden zihinlere doğru sağlamaya çalışıyor olmamızdır elbette. İş adamı, bilim adamı, insanoğlu, erkek sözü vb. ifadeleri kullanmaya devam eden bir toplumun, cinsiyet eşitliği adına bir gelişme kaydetmesi mümkün değildir elbette.

Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Burada asıl yardımlaşmadan dayanışmaya dönüşen toplumsal değişimin yolculuğu üzerine bir şeyler yazmak istedim.

Yardımlaşma kavramlarından kastım, kişilerin kendi aralarındaki ikili ilişkilerdeki yardımlaşmadan daha çok bu kavramların toplumsal ve organize boyutudur. Afet gibi durumlarda söz konusu olan yardımlaşma bir istisna olarak bu yazının konusu dışında tutulmalı, değerlendirilmelidir elbette.

Yardımlaşma, kelime anlamı itibarıyla son derece kulağa hoş gelen, insanlarda güzel duygular uyandıran bir kelimedir. Bu hoş kelime toplumsal bir analizin konusu olduğunda biraz farklı gözle bakmamızı gerektirmekte.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi gelişmiş, modern toplumların dilleri, anlayışları da bu gelişmeye paralel olarak değişir, gelişir. Henüz sosyal devlet kavramının oluşmadığı belki de binlerce yıl öncesinde bir takım organizasyonlar veya sadaka, fitre gibi yöntemlerle belli bir seviyenin üzerinde maddi imkana sahip bireylerin bu kazançlarının bir kısmını ihtiyaç sahipleri ile paylaşması elbette çağının koşulları dikkate alındığında eleştirilmeyi hak etmemektedir. Her çağı kendi koşulları içinde değerlendirmek daha doğru olur.

Bu konuda çağımızın kavramları artık sosyal devlet, hak arama, dayanışmadır.

Günümüz modern toplum anlayışı üzerinden değerlendirdiğimizde varlıklı insanların ihtiyaç sahiplerine yapacağı yardım yoluyla yoksulluğu yönetmek her şeyden önce insanlık onuru ile çok bağdaşan bir yöntem olmadığı gibi yardım eden ve alan arasında bir çeşit asimetrik ilişki oluşturmakta, bir başka boyutu ile de alanı verene bağlı, bağımlı hale getirmekte. Süreç içinde de yoksulluğu kalıcı hale gelmesi gibi bir olumsuzluğa da hizmet etmektedir.

Modern devlet yoksul ile varlıklı arasındaki ilişkiyi geri kalmış toplumlardan farklı olarak kurumsal olarak düzenler. Modern devlet yapılanmasında kimsenin bir başkasının insafına, gönlünden kopacak olana bağlı hatta bağımlı olmaması mantığı hakimdir. Kazananlardan alınan vergiler, öncelikle insanların bir iş sahibi olmaları ve devlet dahil kimsenin yardımına ihtiyaç duymadığı bir sosyal güvenlik sistemi kurmak mantığı öncelenerek değerlendirilir. Yardım, çalışacak durumda olmayanlara yapılan bir sosyal devlet uygulaması sınırları içinde kalmalıdır.

Özetle yardım, verenin alana yukarıdan bir bakış açısını, sosyal dayanışma ise daha eşitlikçi ve onurlu bir ilişkiyi ifade eder.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *