İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4702 %-0.05
36,5529 %-0.12
3.529.021 %2.978
3.072,37 0,62
Ara

Erken Seçim Paradoksu

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Erken Seçim Paradoksu

En son yazımda Cumhur İttifakı’nın geleceği ile ilgili Sayın Bahçeli’nin yapabileceği hamleler üzerinden bir kurgu oluşturmuştum. Yazının ardından aynı şeyi düşündüğünü ama henüz dile getiremediğini söyleyen birçok mesaj ve telefon aldım.

Ama bu mesajların sahipleri de benim gibi karar verici merciinde insanlar değillerdi. Yani onların da bu fikirde olmaları bir şey değiştirmeyecekti. Zaten altı üstü bir tahminden ibaretti.

Ancak yazıdan sadece iki gün sonra Cumhur İttifakı’nın diğer bileşeni olan Ak Parti’nin Diyarbakır programı denk geldi. Ziyaret enteresandı, Cumhurbaşkanı, 'Biji Serok Erdoğan’ sloganlarına muhatap oldu. Bu sloganın orijinali ‘Biji serok Apo’ olsa ve terörist başı için kullanılsa da dönem dönem ABD başkanları da bölgede bu sloganla desteklenmişti. Mesele Kobani’ye karayoluyla geçişlerine izin verilen Peşmergeler Urfa da ‘Biji Serok Obama’ sloganlarıyla karşılanmış bu şekilde Obama’ya teşekkür edilmişti.

2016’da da Van’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu bu slogana muhatap olmuş ve hatta bu slogandan mutluluk duyduğunu da belirtmişti. Bugün Cumhur İttifakı’nın ortağı durumundaki MHP Lideri Bahçeli ise o gün muhalif olarak, daha sonra ise iktidar destekçisi olarak Sayın Davutoğlu’nu “Serok Ahmet” diyerek eleştirmişti. Davutoğlu’nun siyasi pozisyonu ise Bahceli’nin eleştirileri için iki durumda da uygundu. 

Her ne kadar Erdoğan aynı slogana Davutoğlu gibi bir beğenme karşılığı vermemiş olsa da aksi bir tepki de göstermedi. 

Erdoğan aynı ziyaret sırasında Diyarbakırlılara HDP’yi de şikâyet etmeyi unutmadı. Çözüm sürecini her türlü riski alarak başlattıklarını ama HDP’nin bu süreci provoke ettiğini ve sonunda da yıktığını söyledi. 

Yani Erdoğan süreci değil sürecin muhataplarını suçladı. Bu cümlenin altını biraz eşelediğinizde sürecin başka muhataplarla yinelenmesinin mümkün olduğu sonucuna kolaylıkla varılabilir.  

Bu arada Ankara kulislerinde de HDP’den ayrılan ve ayrılırken de HDP’nin Türkiye Partisi olamadığı eleştirisini getiren Ayhan Bilgen’in parti kurmasının an meselesi olduğu konuşuluyor. 

Ak Parti böyle bir inisiyatifle ve kendi partisine oy veren bölge insanıyla yeni bir çözüm sürecine adım atabilir mi bunu zaman gösterecek. 

Ancak böyle bir hamle hem sürecin yeni muhataplarının MHP’yi kabullenmeyeceği hem de MHP’nin böyle bir hamleyi kabullenmeyeceği gerçeğini değiştirmez.

Peki ya önceki yazımda bahsettiğim olası Bahçeli hamlesi konusunda benimle aynı fikirde olan fakat uygulayıcı olmayan normal insanlar dışında başka birileri de varsa ve başka birileri karar verme ve uygulama makamındalarsa? 

O zaman bu bir restleşme ya da resti görme hamlesi olarak değerlendirilebilir mi? Belki de öyle değildir, yani aslında Devlet Bey’den gelecek bozucu bir hamleden dolayı değil anketlerden dolayı böyle bir hamle söz konusu olabilecektir. 

Anketlere göre AK parti hala birinci parti ama Cumhur İttifakı’nın en azından Meclis çoğunluğunu kaybetme ihtimali çok yüksek görünüyor. Yüzde 51, anketlere göre Erdoğan için bile sıkıntılı. 

Bu matematik hala Türkiye’nin en büyük partisiyken, seçimi kaybetme riskini almayı fazlasıyla riskli bir tercih olarak gösteriyor. Aksi durumda ise MHP ile ayrılacak yol direk erken seçime çıkıyor.

Millet İttifakı’nın “beş benzemezleri” bile şu an ortak bir hedef doğrultusunda daha sağlam görünüyorlar.

Bakalım ilk somut adım kimden gelecek? 
Ya da 2023’e kadar herkes kulağının üstüne mi yatacak?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *