İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4661 %-0.06
36,5420 %-0.16
3.550.537 %3.58
3.073,62 0,66
Ara

Kısa bir satranç tarihi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kısa bir satranç tarihi

1060 yılında satranç Avrupa'da İslâmi çağrışımlar içerdiği gerekçesiyle yasaklandı. Hem de tam 400 yıl boyunca. Sonra satrançta kullanılan taşların İslâmi olanlarının adları değiştirilerek 1475 yılında oynanmasına izin verildi. Kardinal Damiani 1061’de din adamlarının satranç oynamasını yasakladı. 1093’te Doğu Ortodoks Kilisesi satrancı lanetledi. 1125’te Parisli Piskopos Guy satrancı yasaklayarak oynayan birkaç rahibi aforoz etti. 1128’de, Fransız bir başrahip olan Aziz Bernard, Tapınak Şövalyelerinin satranç oynamasını yasakladı.

Yahudiler satrançla ilgilenmeye başlayınca Haham Maimonides’de satrancı yasaklanmış oyunlar arasına dahil etti (1195). 1254’te Fransa Kralı Louis, 1291’de Canterbury Başpiskoposu John Peckman, Oxford’un Kurucusu Winchester Piskoposu William of Wickham da satrancı yasaklayanlar arasındaydı.

1475’te Avrupa’da vezir yerine kraliçe, filler yerine papazlar ve atlar yerine şövalyeler konularak oyundaki İslâmî unsurlar, dolayısıyla aforoz edilme gerekçesi ortadan kaldırılmıştır. 1550’de ise Azize Teresa, “Mükemmelliğe Giden Yol” isimli eserinde satrançtan övgüyle bahsetti ve İspanya’daki kilise onu satranç oyuncularının koruyucusu ilan etti. Zaten Hristiyanlık üzerinden gerçekleşen dinde reform da yaklaşık bu zamanlarda yaşandı

16. yüzyılın sonlarında, Rusya’daki din adamları satrancı büyücülük ve sapkınlıkla ilişkilendirdiler.  1649’da Çar Alexei satranç oynayan oyuncuları kırbaçlatıp hapse attırdı.

Hikâyenin buraya kadar olan bölümü satranç ve Hristiyanlık tarihi ile ilgili, yani batı onlarla dalga geçip aşağıladığımız dönemlerde işte böyle abuk sabuk davranıyorlardı. Konunun da aslında satrancın İslâmî tarafıyla falan bir alakası yoktu. Satrançla kilise arasındaki sorun satrancın analiz, strateji ve sorun çözme ile ilgili yetenekleri geliştirilmesiyle ilgiliydi.

Halkın bu tip meziyetlerinin olması kilisenin asla tercih etmeyeceği bir durumdu.

İslam tarihinde de birkaç kez satrancı yasaklayan yöneticilere rastlansa da halifelerin bile büyük satranç oyuncuları olduklarını biliyoruz hatta satrançta ilk kez 'büyük usta' lakabını Halife Memnun'un kullandığı şeklinde bilgiler mevcut.

Ama zamanımıza yaklaştıkça nedense satrançla Müslümanların arası açılmaya başladı.

İran İslam Devrimi'nin hemen ardından 1981’de satranç doğum yerlerinden biri olan İran’da yasaklandı, satranç oyuncuları yeraltına indi. 1988’de Ayetullah Humeyni satranca izin veren bir fetva çıkardı.

Mesela 2016 yılında Suud baş müftüsü haram olduğunu ve yasaklanması gerektiğini söyledi. Ardından ülkemizde de Cübbeli Ahmet aynı biçimde bir fetva verdi

1996-2001 yılları arasında ise bugünün medeni çağdaş Afganistan’ını inşa edecek olan Taliban, satrancı yasakladı Taliban satrancı bir tür kumar olarak niteledi ve insanları satranç oynarken yakaladıklarında satranç tahtasını ve taşları yakıp, oyuncuları hapse attı.

Nereden çıktı bu mevzu derseniz onu tam olarak ben de bilmiyorum, ama sanki satrançla dünyadaki güç dengeleri arasında fena halde bir ilişki var gibi. Sanatta da var, sporda da, edebiyatta da, müzikte de var. Belki onlar sonuç bölümü ama satranç üzerinden sebep bölümünü de sembolize etmek mümkün gibi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *