İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8129 %0.01
37,4543 %0.33
104.943,98 %2.935
3.178,46 0,25
Ara

Rakipsiz muhalefet

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Rakipsiz muhalefet

Şu kamu marketleri hizmeti üzerinden aslında memleketteki ekonomik sıkıntıların tamamının sebebinin özel teşebbüs marketleri olduğu konusu netleşti çok şükür.

Üzerine bir de 3600 gösterge meselesi çözüldü, çözülecek. Ama yükünü kim nasıl kaldıracak belli değil. Enflasyona zamla çare bulma yöntemi mecburiyet zamanlarının pansumanı olabilir sadece.

Market işi ise iyi fikir. Zam vermek yerine ucuzlatma fikrinden hareket ediyor, ama başarılı olunsa bile yetersiz kalacak. Çünkü sorun sadece markette satılan ürünler değil.

Mesela gübre fiyatlarında bir yılda ortalama yüzde 120 artış yaşanmışken hangi tarımsal ürünün fiyatını nasıl düşüreceksin ya da ne kadar düşüreceksin. Döviz, faiz sarmalında debelenip duran bir ekonomi pansuman tutmaz, neşter şart.

Üretim ekonomisi diye bir şey var mesela ve ihraç ürünlerinin katma değeri diye bir şey, bunlar doğru kurgulanmadan günü birlik çözümler bulmak mümkün ama geleceği kurtarmak imkansız. Bütün bunları hallettik diyelim, adalet sisteminiz güven telkin etmezse yapacağınız hiçbir hamle ile çözüm üretemezsiniz. Sihirli sözcük 'öngörülebilir'dir. Yani ülkede yaptığınız herhangi bir hareketin öngörülebilir bir sonucu olmalıdır, yatırım ya da üretim yaptığınızda başınıza neler geleceğini ne kadar risk aldığınızı falan baştan biliyor olmalısınız.

Mesela bugün marketlere parmak sallayan ve ekonomimizin içinde bulunduğu durumun müsebbibi olarak marketleri işaretleyenlerle bu marketlerin tekelleşmesi konusundaki uyarıları uzun zamandır görmezden gelenler aynı kişiler. Örneğin şubat ayında şöyle bir haber yansımıştı medyaya: "Rekabet Kurumu, hızlı tüketim malları (HTM) perakendeciliği sektör incelemesi ön raporunu yayımladı. BİM, A101, Migros, Şok ve CarrefourSA'nın sektörde toplam pazar payının hızla arttığına dikkat çekilen raporda, bu alanda düzenlemeler yapılması önerisinde bulunuldu"

Aradan 8 ay geçti ve bahsi geçen 5 market ancak konu olabildi.

Marketlerin tekelleştiği süreçte bu konuda şikayetçi olanlar ise bozguncu olarak tanımlandı.

Bu arada muhalefetin dili de enteresan, inatla AKP'nin ilk dönemlerinde ekonominin iyi olduğunu bu sebeple de iktidarını yıllarca sürdürdüğünü ve son yıllarda ekonominin bozulduğunu tekrarlayan bir muhalefet grubu var. Sanki olan biten her şey son birkaç yılda olmuş gibi. Sistemle ilgili eleştirilerine güç katmak için bunu yapıyorlar ki çok ilginç bir durum.

Yani AKP şunu yaparsa kımıldayacakları yer kalmayacak. 'Evet haklısınız bu sistem tıpkı sizin de söylediğiniz gibi bize iyi gelmedi. Memleket için biz de yanıldığımızı kabul ediyor ve yine sizin de kabul ettiğiniz gibi ülkeyi çok güzel yönettiğimiz ekonominin harika olduğu zamanlara dönmek için sistemi yeniden değiştiriyoruz'

Muhalefet elindeki en büyük kozu yukarıdaki bu cümleyle anında kaybetmeyi göze almış gibi davranıyor. Belki de memleket için fedakârlık yapıyorlar ve yeter ki sistem değişsin biz muhalif kalmaya razıyız diyorlardır.

Ama yaşadığımız sorunların dönemsel değil yapısal olduğu konusundan hareket etmek sanki daha avantajlı olabilir. Aslına bakarsanız bugün bu muhalefet sandıkta AKP'sini yenemezse bence insan içine çıkmamalı. Çünkü tamamen savrulmuş, olan biteni izah etmek adına anlaşılmaz ifadeler kullanan, halktan ve yaşananlardan bu kadar uzağa düşmüş bir iktidarı yenememek artık sadece bir siyasi başarısızlık olarak tanımlanamaz.

Halka yaşanan bir tedarik sorununu ve hatta aslında bir iş fazlası meselesini  İngiltere, ABD, Almanya ve Fransa gibi ekonomi devlerinin yokluk çektiği, kriz yaşadığı şeklinde anlatmak mesela bu ruh halinin tezahürü olsa gerek.

Hemen ardından da Merkez Bankası yönetiminden üç kişiyi görevden alarak o ülkelerin kullandığı paralar karşısında zaten tepetaklak giden kendi paramızı biraz daha değersizleştirmeyi göze almak tamamen kontrolü kaybetmiş olmak demektir.

Böyle bir durumda kimlik siyaseti üzerinden köşeye sıkıştırılmaya çalışan muhalefet artık sadece kendisiyle mücadele etmek durumundadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *