İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8129 %0.01
37,4543 %0.33
104.943,98 %2.935
3.178,46 0,25
Ara

Bu bir futbol yazısı değildir

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bu bir futbol yazısı değildir

Bu hafta Avrupa arenasında şu ana kadar en başarılı olan takımımız Galatasaray UEFA Avrupa Ligi'nde Lokomotif Moskova takımıyla bir maç oynadı. Maçın sonucu beklenildiği gibi olmadı ama tahmin edersiniz ki konumuz bu değil.

Galatasaray yönetimi kendileri için çok önemli olan bu maçla ilgili olarak maçtan önce TFF'ye tam kapasite ile seyirci alma başvurusunda bulundu.

Galatasaray bence bu talebinde haklıydı. Yani en azından talep mantıklıydı. Çünkü birincisi rakipler çoğunlukla tam kapasite tribünlere oynuyorlardı. İkincisi TFF de 9 Kasım itibarıyla Türkiye'deki maçların da tam kapasite ile oynanacağını açıklamıştı.

Bu iki veri Galatasaray'ın talebini son derece mantıklı bir talep haline getiriyordu elbette.
Mantıklıydı ama hukuka uygun muydu onu bilmiyorum. Zaten bu yazının konusu hukuk tekniği de değil.

Gelelim yazının konusuna. TFF Galatasaray'ın bu mantıklı talebini reddetti. Muhakkak bu kararın da bir mantıklı ve hukuki tarafı vardı. İşte TFF'nin bu kararının ardından olaylar Türkiye'de geçmeye başladı.

Galatasaray ülkede futbolu yöneten ve kararlarına uyulması gereken kurumdan bir talepte bulunuyor, kurum talebe olumsuz cevap veriyor, akabinde Galatasaray futbolu yöneten bu kurumun kararına uymayacağını açıklıyor ve uymuyor. Galatasaray'ın bu hamlesinden sonra ise TFF konuyla ilgili yetkinin UEFA da olduğunu o sebeple de Galatasaray'ın bu davranışına karşı bir yaptırımda bulunmalarının söz konusu olmadığını açıklıyor.

Galatasaray da bu açıklamanın ardından, TFF’nin sorumluluğu üzerinden atmak için böyle bir açıklama yaptığını iddia ediyor.

Daha sonra konuyu spor camiası yorumluyor, yorumlar genel olarak Galatasaray'ın talebi mi haklı, TFF’nin cevabı mı doğru üzerinden yapılıyor. Ama ortada çok daha enteresan bir şey oluyor.

Şimdi ortada şöyle bir enteresanlık var.

Sondan başa doğru gidelim. Galatasaray'ın talebi gereksizmiş. Ama buna rağmen Galatasaray bu  izin talebinde bulunurken yetkinin TFF’de olduğunu düşünerek yaptıysa TFF’nin kararına uyması gerekmez miydi? Galatasaray TFF’nin kararına uymayınca TFF’nin iradesini korumak için bir yaptırımda bulunması beklenmez miydi? Madem böyle bir yaptırım ve izin yetkisi yoktu, bunu baştan açıklayıp şu an düştüğü açmaz dan kurtulamaz mıydı?
Burada aslında kim haklı kim haksız meselesi en son konu. Mesele ülkede futbolu yöneten kurumun yetki alanını bilip bilmiyor olması mesela. Ve o kuruma bağlı olan bir takımın gereksiz bir izin talebinde bulunması ve kendisini yöneten kurumun verdiği karara kamuoyuna deklare ederek uymaması. Bütün bu enteresanlık yaşandıktan sonra da bunların tamamının gereksiz olduğunu öğrenmemiz.
Bu hikâyeden hissemize bir genelleme düşüyor ama, ülkenin genel durumuna ışık tutan bir genelleme. Kurumlara ve kurallara inanmıyoruz. Kurumlar kurallara göre değil keyfine göre hareket ediyor. İnsanlar üzerine vazife olmayan işlere karışmakta bir beis görmüyor.
Galatasaray istediği iznin verilmemesini umursamayarak ben bildiğimi yaparım, gerekirse cezamı da öderim diyor. TFF kendi yetkisi olmayan bir konuda varmış gibi yapıyor, sonra çark ediyor.

Buradan birkaç enteresan sonuç çıkıyor, parası ya da gücü olan kural tanımama hakkına sahip oluyor. Yetkilerinden habersiz bir kurum, yaptığı yetki aşımını fark ettiğinde düzeltmek yerine 'benim kararıma uymadı ama konunun da benimle ilgisi olmadığından ben ceza veremem' manasına gelen bir cümle kurarak kurumsal ağırlığını tümden kaybetmeyi göze alıyor.

Bütün bunlar kamuoyunun gözünün önünde cereyan ediyor. Sonra insanların kurallara uymalarını bekliyoruz. Sonra kuralları uygulamakla yükümlü olan kurumlara güvenmemiz gerektiğini söylüyoruz.

Aslında böyle başka bir sürü örnek bulabiliriz ama bu örneğin diğerlerinden çok büyük bir farkı var. Olay futbol, yani her yaştan her sınıftan her bilinç düzeyinden insanın konuyla bir şekilde ilgisi var. O sebeple kurallar ve kurumlar konusunda genelin bilinç altına işlenebilecek olumsuz ne varsa bu olayla halledilmiş oldu..

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *