Ayla Ganioğlu

Ayla Ganioğlu


AKP’nin açıklanmayan anketleri!..

AKP’nin açıklanmayan anketleri!..

AKP’nin ve cumhur ittifakının, yapılacak ilk seçimde yeniden cumhurbaşkanlığını kazanma ihtimalinin çok zayıf olduğunu gösteren çok sayıda emare ortaya çıktı.

Ne zaman, “Kur’an’ı yasakladılar”, “laiklik, dinsizliktir”, “bunlar türbanı yasadılar”, “camileri ahır yaptılar” diye konuşmalar, tartışmalar artıyor ve Atatürk, 1950 Demokrat Parti iktidarına kadar olan tüm olumsuzlukların sorumlusu gibi gösterilip yıpratılmaya çalışılıyorsa, AKP’nin oyu çok düşmüştür ve görünür gelecekte de yükselme ihtimali çok azalmış demektir.

Bu, 22 yıllık AKP iktidarının, tipik açığa vurmadığı gerçek anket sonuçlarıdır.

Üstelik bu tablo, muhalefetin iki güçlü adayı Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın rekabetlerinin birbirlerini yıpratma noktasına varmış olmasına, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de iki güçlü adayın değişik yollarla tasfiye edilmesine pek itirazı yokmuş gibi davranmasına ve AKP ile “normalleşme” adı altında “majestelerinin sadık muhalefeti” rolünü sürdürmesine rağmen oluyorsa, AKP iktidarının durumu bizim gördüğümüzden daha kötüdür.

O kadar ki, nedeni bir türlü anlaşılamayan terörist başının Meclise davet edilmesi, CHP’nin ayağa kalkan milletvekilleri yetmediği için, DEM’in tehdit-ödül ile ikna edilme çabaları gösteriyor ki, “hangisi tutarsa” diye, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçtirecek anayasa değişikliği için çok sayıda senaryo devreye sokuluyor. Üstelik bu senaryoların da hepsi birden uygulanmaya çalışılıyor.

Merak uyandıran nokta ise, “seçime daha dört yıl var, erken seçim yok” denilmesine rağmen, neden bu kadar acele edildiği. Ağırlıklı olarak 2027’de erken seçim olabileceği tahminleri yapılsa da, gerçekten 2025 ya da 2026’da erken seçim yok mu?

AKP ve cumhur ittifakının ana hedefi, Erdoğan’ın yeniden ve birkaç kez cumhurbaşkanı seçilmesini garanti altına alacak bir anayasa değişikliği yapmak. Bundan sonrasında ise, 2017’deki, cumhurbaşkanı hükümet sistemi ile yeni bir anayasal düzene geçildiği gibi, bunu da aratacak yeni bir rejime geçmek.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı garanti olduktan sonra, yeni anayasal düzenin nasıl olacağına yönelik çok sayıda spekülasyon mevcut. Laiklik, üniter yapı, resmi dil de dâhil birçok köklü değişimin gerçekleştirilerek, AKP’nin 2023’te ilan ettiği yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında önemli adımlar atılacağı yorumları bunlardan bazıları.

Atatürk, Kur’an’ı yasaklattı mı?

2002 yılını sanki cumhuriyetin kuruluş yılı gibi gösterme ve öncesine her türlü olumsuzluğu yükleme çabalarına rağmen, Atatürk’ün cumhuriyeti ilan etmek kadar önemli bir devrimi, ya yalanlanır ya da hiç gündeme getirilmez.  

Atatük’e din konusunda o kadar suçlama yapmalarına rağmen, onun isteği üzerine Elmalı Hamdi Yazır’a, dokuz ciltlik Kur’an meal ve tefsirini yaptırdığı inkâr edilir.

Bugün de hâlâ ilahiyatçıların en temel referans kaynağı olan ve aşılamayan Elmalı tefsini, Atatürk’ün yaptırmadığı, birkaç milletvekilinin önerisiyle gerçekleştiği iddialarını savunmak için her yol denenir.

Oysa tefsirinin ilk baskısının önsözünde, sonraki baskılarda çıkarılan Atatürk’ün girişimleriyle tefsirin yapıldığına ilişkin gelişmeler anlatılmıştır.

Atatürk döneminde Kur’an’ın yasaklandığını söyleyenler, 1935’te, tefsirin ilk iki cildinin on bin adet basılarak dağıtıldığını dikkate almazlar.

Atatürk/ Entelektüel Biyografi’yi yazarak, Atatürk’e yönelik tüm eleştirileri kitabında toplayan ve bunların önemli bir bölümüne de destek veren Şükrü Hanioğlu, Elmalı tefsirinin nasıl Atatürk’ün çabaları, hatta zorlama ve ısrarı ile gerçekleştirildiğini, birçok kaynağa dayanarak ayrıntılı olarak anlatır.

O dönemin muhafazakârları ve din adamları, Türkçe meal ve tefsire, Arapça dışında Kur’an okumanın doğru olmayacağını savunarak karşı çıkar ve direnirler.  

Neredeyse o dönemin muhafazakârları ve din adamlarıyla aynı görüşleri savunur görünen, Hanioğlu, Elmalı’nın Kur’an meal ve tefsirini yapmasını, “dinde reform” olarak tanımlar ve bunu batıdaki reforma benzetmeye çalışır.

“Mustafa Kemal’in ‘dinde reform’ projesinin aslî hedefi, temel kaynakları ulaşılabilir hale getirerek, avamın; ‘ilm’i olan ‘din’i ‘doğru anlamasını’ sağlamaktır. (…) Muhafazakârların gönülsüz iştirakine karşılık, liderin, ‘dinde reformu’ projesini hayata geçirmesine yardımcı olacak ve ona meşruiyet kazandıracak bu gelişmeden memnun olduğu ortadadır.”

Hanioğlu, Atatürk’ün itirazlara rağmen, meal ve tefsirde ısrar etmesinin bir diğer nedeninin de, din gibi gösterilen Arap örf ve geleneklerinden uzaklaşılmasını sağlamak olduğunu belirterek, bunun arkasında, “Mustafa Kemal’in geliştirdiği tarihi, ‘Türk-Arap çatışması’ tezi vardır” görüşünü savunur.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar