Bir direniş örneği

Dünyanın sayılı mizah yazarlarından biri olan Aziz Nesin’in ömrü mücadele ve direnişle geçti. Böylesine güçlü bir yazara sahip olan Türkiye, yazarını korumak ve rahat şartlarda yaşatmak yerine soruşturma, tutuklama ve baskılarla susturmaya çalıştı.
Yazarlığa ilk başladığı dönemde çalıştığı Tan gazetesinin basılması Nesin’in yazarlık hayatı boyunca yaşayacaklarının ilk örneğiydi. 1947’de Bursa’ya sürgüne gönderildi. Günlüğünün ilk notlarını ellili yılların başında cezaevinde yatarken almaya başladı. 6-7 Eylül olaylarının ardından akıl almaz bir biçimde, yaşananların faillerinden biri olduğu iddiasıyla ilk gözaltına alınanlardan oldu. Demokrat Parti’nin şimşeklerini üzerine çeken isimlerin başında gelen Aziz Nesin, Demokrat Parti’yi deviren 27 Mayıs ihtilalinin ardından da gözaltına alınan ilk yazarlar arasındaydı.
Yazarlıkta gün geçtikçe daha fazla tanınan ve kitapları yok satmaya başlayan Nesin, özellikle Türkiye Yazarlar Sendikası’nın başkanlığını üstlenmesinin ardından toplumsal konularda daha fazla öne çıkmaya ve aydın sorumluluğu üstlenmeye başladı. Aydınlar içindeki konumu özellikle 12 Eylül sonrasında alabildiğine yükseldi. Aydınlar dilekçesi sürecinde kimsenin en ufak bir söz söylemeye bile cesaret edemediği Kenan Evren ile birebir karşı karşıya geldi.
Aziz Nesin, soğuk savaş şartlarında Türkiye’nin aldığı ileri karakol görevi gereği uygulanan politikaların aydınlara olan yansımaları sebebiyle hep komünistlikle suçlandı. ABD emperyalizmine karşı çıkan az sayıda kişiden biri olması dolayısıyla başına olmadık işler açıldı. Sovyetler Birliği’nin yıkılıp komünizm tehlikesinin ortadan kalktığı doksanlı yıllarla birlikte, siyasal İslam’ın da yükselişine paralel olarak Aziz Nesin’e yapılan karalamaların niteliği değişti. Bu defa inançsız olduğunu cesaretle açıklamasından dolayı halkı kışkırtmakla suçlanmaya başladı. Sonu Sivas katliamı ile neticelenen bu suçlamalar, o dönem devletin tepesinde olanlarca da sürdürüldü.
Sivas katliamının ikinci yıldönümünden birkaç gün sonra hayatını kaybeden Nesin’in 80 yıllık ömrünün en kısa özeti “Direniş ve mücadele” olarak adlandırılabilir. Yazarın 11 Nisan 1995’te günlüğüne kaydettiği son satırlar şöyledir:
“Devlet gücüne, para gücüne, makam ve mevki gücüne dayanarak sizi korkutmak, sindirmek, yıldırmak isteyenleri siz doğrulukla, akılcılıkla, sağduyuyla, mantıkla gerçekten korkutacaksınız. Bu alçaklar korkudan tir tir titreyecekler.”
Aziz Nesin’in son satırlarının, aradan geçen 30 yılın ardından halen günümüze ışık tutuyor olması, demokrasi adına verilen mücadelelerin ne denli zorlu ve sabır istediğini göstermeye yeterlidir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, bugün asıl korkanlar sindirilmeye ve yıldırılmaya çalışanlar değil bu akıl almaz politikaları uygulamakta inat edenledir.