Davutoğlu’nun hezeyanları
![Davutoğlu’nun hezeyanları](https://www.muhalif.com.tr/cropImages/760x/images/makaleler/2023/02/leyla-emec-tavsanoglu-1677232126.jpg)
“Stratejik derinlik” ve “muhteşem yalnızlık” gibi cidden muhteşem önermelerin mucidi Ahmet Davutoğlu son konuşmasında akıllara seza bir fikir ortaya atarak, “Gazze’yi Türkiye’ye katalım,” dedi.
Şimdilerde DEVA ve Saadet Partisi’yle Yeni Yol isimli çatı partisini kuran Gelecek Partisi lideri Davutoğlu TBMM grup toplantısındaki konuşmasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’den bütün Filistinliler’i boşaltıp orayı bir tatil beldesi haline getirme planına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Dokuz ülke bir araya gelerek Gazze için ortak bildiri yayınladı. Gönül isterdi ki burada Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da olsun. Ama yok. Gönül isterdi ki bu dokuz ülkenin yanında 57 Müslüman ülke de olsun. Ama sadece Malezya ve Senegal var.”
Davutoğlu hızını alamayarak şöyle devam etti:
“Şimdi bir Türk olarak, Osmanlı Devleti’nin bir tebaası olarak Trump’a söylüyorum. Gazzeliler’in son meşru devleti Osmanlı’dır. Ondan sonra İngiliz mandası kurulmuştur; vatandaşlık vermemiştir. İsrail zaten gayrimeşrudur ve hiç vatandaşlık vermedi. Osmanlı Devleti’nin meşru sürekliliği olan Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Gazzeliler, doğal bir tarihdaşımız ve vatandaşımız muamelesiyle referandum yapsınlar. Ve Türkiye Cumhuriyeti’ne, Filistin Devleti kurulana kadar otonom bir bölge olarak bağlansınlar.
“Amerika oradan gelip Gazze’ye el koyacak da dedelerimizin savaştığı ve halen Osmanlı tebaası olmak dışında bir vatandaşlık almamış olan Gazzeliler’e sahip çıkmayacak mıyız zannediyorlar? Eğer bir göç olacaksa Trump, İsrailliler’i 100 yıl önce taşıdınız, bir kere daha alın o kıymetli siyonistlerinizi Amerika’daki topraklarınıza götürün.”
Bu sözleri sıradan bir vatandaş söylese, herhalde hezeyan içinde böyle konuşuyor, derdim. Ama bu sözleri söyleyen, bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı’nı yapmış bir kişi. Dikkatinizi çekerim: “Ben bir Türk ve Osmanlı tebaası olarak,” diyor. Davutoğlu Osmanlı İmparatorluğu’nun 102 yıl önce yıkıldığını unuttu mu? Kendisini nasıl Osmanlı tebaası olarak tanımlar? Demek hayalinde hala Osmanlı İmparatorluğu’nu canlandırmak var.
Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde sözüm ona bir Ermenistan açılımı başlatmıştı. Yüze göze bulaştı. “Komşularla sıfır sorun politikası” dedi, bütün komşu devletlerle kanlı bıçaklı olundu. Bunun üstüne, Türkiye’yi kendi içine kapatmak isteyerek, eski İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli’den kopya çekip “muhteşem yalnızlık” tezini ortaya attı. Ortadoğu’daki Arap Baharı kalkışmaları ve Suriye iç savaşı da onun başbakanlığı dönemine rastlar. Hatırlayın, iki hafta içinde Şam düşecek ve kendisiyle çiçeği burnundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. Ne oldu? Şam düştü ama IŞİD ve El Nusra gibi terör örgütleri artığı HTŞ’nin eline...
Aklı evvel Davutoğlu’nun ne kadar şeriatçı,uğursuz, kopuk varsa kurdurduğu o zamanki adıyla Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), şimdiki adıyla Suriye Milli Ordusu (SMO) HTŞ karşısında dağılıverdi. Bitmedi, AB’yle 2013’te imzaladığı geri kabul anlaşması ve sınırların denetlenmemesi yüzünden bugün Türkiye’de milyonlarca Suriyeli mülteci ülkenin başına bela oldu. Sadece Suriyeliler mi? Afrika, öbür Ortadoğu ülkelerinden, Afganistan’dan elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye girenler ortalıkta cirit atıyor. Özellikle İstanbul ve sınır kentleri bu mültecilerin kurdukları mafya örgütlerinin merkezlerine dönüştü.
Şimdi de Gazze belasını mı başımıza sarmak istiyor? Konuşmaya bakın. Kendisini hala Osmanlı Devleti’nin bir tebaası olarak kabul ediyor. Acaba halüsinasyon mu görüyor?
Kırk bir yıl önce “barış harekatı” söylemleriyle Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’ın kuzeyine girdi. Sonrasında da bugüne kadar Kıbrıs sorunu Ankara’nın başını ağrıtmaya devam ediyor. Düşünülmeden, alt yapısı hazırlanmadan girişilen hamlelerin bedelini çok ağır ödeyen bu millete bir de Gazze’yi mi dayatmak istiyorsunuz? Bana kalırsa Davutoğlu acilen bir psikiyatriste muayene olmalı. Rahmetli Mazhar Osman’ın ruhu şad olsun.
Not: İzninizle Mart ayı başına kadar yokum. Tekrar görüşmek üzere...