ABD’nin İstediği Gazze mi? Gaza Marine mi?
Gaza Marine, Gazze deniz yetki alanı içinde bulunan bir doğal gaz sahası olup kıyı şeridine sadece 36 kilometre uzaklıkta. 1999 da Filistin Ulusal Otoritesi British Petrol Grubuna tarafından arama lisansı verdiğinde ertesi yıl bu sahada 30 milyar metre küp doğal gaz rezervi olabileceği ileri sürülmüştü. İsrail 610 metre derinlikte sondaj yapılabilmesi için gereken ön izni, Filistin yönetiminden Mısır ile güvenlik eşgüdümü sağlanması koşuluyla ancak Haziran 2023 de verdi. Yıllarca güvenlik riski ve ekonomik nedenlerle sahada yatırım yapılması mümkün olmamıştı. Sorun görünürde Mısır, Hamas ve İsrail arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı ve eşgüdüm Ekim 2023 kadar sağlanamadığı için sondaj hiç başlamadı. Oysa deniz hukuku açısından bölgedeki belirsizlik kadar iki başlı Filistin yönetiminin Gaza Marine’de Filistin halkının mülkiyet hakkına sahip çıkma konusunda gösterdiği kararsızlık ta işi geciktirdi. Gazze’den 2005 de tek taraflı bir kararla ayrılan İsrail’in sahada hala nasıl hak iddiasında bulunacağı sorgulansa bile bu dünyaya hiç yansımadı. Hamas bu konuyla ilgili herhangi bir açıklama da yapmadı. Ama 7 Ekim 2023 de Kibutz saldırısıyla başlayan rehine krizi ve bitmeyen savaşta Gaza Marine faktörünün de etkili olduğu ihtimali yüksek. Ancak El Aksa Fırtınası denilen saldırı ile Gaza Marine belirsizliği daha da arttı. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden süreçte İsrail yönetiminin yelkenleri şişerken, Hamas Filistin halkının doğal gaz kuyuları üzerindeki haklarına sahip çıkmak şöyle dursun, buna zarar verdi. Tabii sorunun kısmen teknik olarak Gaza Marine’den çıkarılacak gazın Mısır doğal gaz tesislerindeki sıvılaştırılma zorluğundan ve İsrail’le Filistin arasında nasıl paylaşılacağının hesaplanamamasından kaynaklandığına kuşku yok. Ama şimdi bir de denkleme Trump’ın Gazze açıklamalarıyla ABD eklendi.
Yer de, Yen de Dar Olunca
İsrail ve Filistin karasuları, aynı İsrail ve Lübnan karasuları gibi birbirine çok yakın. Hatta iç içe geçmiş durumda. Üstelik her ikisinin de hem Lübnan, Suriye ve hem de muhtemelen Mısır karasuları ile örtüşme veya hiç olmazsa temas noktaları var. Tabii doğal gaz sahalarını ulusal ülke sınırları ile belirlemek söz konusu değil. Bu bakımdan Gazze’nin Münhasır Ekonomik Alanı(MEA) ancak iyi niyetle belirlenebilir. Yoksa anlaşmazlıklar her yerde var. Lübnan ve Mısır yıllardır İsrail’in bazı doğal gaz alanlarındaki iddialarına itiraz ederken, İsrail Güney Kıbrıs’a benzer itirazlarda bulunup, bu ülke ile olan ilişkilerini gerebiliyor. Örtüşme alanlarında, çatışma yerine birimleştirme (unitization) ve cari değer üzerinden fiyatlama çözüm için bulunmuş bir yöntem. Ne yazık ki bölge olarak Doğu Akdeniz’de doğal gaz bulunması var olan gergin ilişkilere yeni katmanlar ekledi. Oysa pahalı projeleri birlikte gerçekleştirme niyeti olsa doğal gaz projelerinde maliyet ve gelirin paylaşılması ile tarihi düşmanlıklar işlevsel ticari ilişkilere dönüşebilirdi. Gaza Marine Oslo mutabakatı gereği Filistin yönetiminin yetki alanında. Ama artık ne Oslo süreci var, ne de kalıcı bir barış formülü. Ateşkes bile ateşkes değilken, silahlar Gazze’de sussa bile Batı Şeria’da başlarken doğal gaz bölüşümü nasıl olur? Filistin yönetimi bundan sonra Gaza Marine’deki hakkını da kaybedeceğe benzer. Şimdi tekrar başlayan çatışmalarla güneye göçe zorlanan Gazze halkının boş bıraktığı alan, yeniden İsrail’in yönetimine geçerse Gaza Marine’in akıbeti ne olacak? Netanyahu yönetimi bunu başından beri planlamış olabilir. Ama ona maşa olan Hamas kendi halkına bunu nasıl reva gördü? Artık ne olduysa oldu. Şimdi sadece Gazze değil, tüm Filistin halkına ait hakların uluslararası hukuk açısından güvence altına alınması ve özellikle Trump’ın engellenmesi gerekir.
Yeni Bir Model: “Yap-İşlet-Başkasına Devret”
Şimdi zaten nasıl olacağı belirsiz iki devletli bir çözüm tamamen masadan kalkmış durumda. Trump, ABD nin Gazze halkını tamamen o kıyı şeridinden dünyanın farklı farklı cennet köşelerine gönderip, viraneye dönmüş kıyı şeridini bedelsiz iktisap edeceğinden söz ediyor. Ürdün Kralı da ona kavuk sallıyor. “Filistin halkı zaten orada hiç huzur bulmadı; Etraflarına da hep huzursuzluk saçtı. Hepsini göndereceğiz ve Gazze’yi ihya edeceğiz. Her şeyi yeni baştan yapıp, işleteceğiz” diyor. Sonra Filistinlilere devretmekten hiç bahsetmiyor. 2005 den bu yana kendilerine bir şans verilmişti. İyi kullanamadılar anlayışı ile belli bir süre sonra Filistinlilere değil yeniden İsrail’e devredileceğini söylemesi gerekmiyor. Ben mülkiyet statüsü belli olmayan Gaza-Marine’de İsrail’in sondaj yapmasının mümkün olmaması, hatta bu netameli bölgeyle yakından ilgilenen Katar Gaz şirketinin (Qatar Energy LNG) veya uluslararası bir konsorsiyuma da bırakılmaması gerektiği için şimdilik beklenmesinin iyi olacağını düşünürken, bundan sonra muhtemelen Gazze Şeridini ABD ilhak edince Gaza-Marine’de de bir veya birkaç Amerikan şirketi sondaj yapacak. Dünyaya, çıkarılan doğal gazdan elde edilen gelirin, Gazze’nin yeniden inşasına harcanacağı ilan edilecek. İnsanların en doğal yaşam ve ikamet etme hakkının bile hiçe sayıldığı bir bölgede, denizde, karada, kara sularında veya hava sahasında buluna kaynaklardan yararlanma hakkından zaten nasıl söz edilebilir? Ama işte bu yeni “yap-işlet- başkasına devret” modeli veya anlayışı bir tür “Trump başa, kuzgun leşe” modeli. Bu tasarrufa Ürdün ve Mısır dâhil olmak üzere hiç bir Arap ülkesi veya Fransa, İngiltere ve İtalya gibi AB üyeleri de itiraz etmeyecektir. Trump’ın Gazze’yi Akdeniz’in Riviera’sı yapma çıkışı, Gaza Marine doğal gaz sahasını İsrail’le ele geçirme hamlesi. Sadece denkleme eklenen yeni parça değil. Denge değiştirme iddia ve kararı.