İstanbul
Rain and snow
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8882 %-0.07
37,2888 %-0.3
98.796,32 %1.172
3.296,97 -0,23
Ara

Depremle Sönen Ocaklar ve Yıkılan Toplumsal Güven

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Depremle Sönen Ocaklar ve Yıkılan Toplumsal Güven

Bugün resmi rakamlara göre 55 bin vatandaşımızı yitirdiğimiz büyük depremin ikinci yıl dönümü. Resmi olmayan kaynaklarda 11 ildeki can kayıplarının 100 binin çok üzerinde olduğu ifade ediliyor. Göçük altından kurtarılamayanlar, iş makinalarının kepçesinde topraktan önce betona karıştı. Evsiz barksız kalanlar hala konteyneri mesken tutuyor. Yaralar kanamaya devam. Gözyaşlarının dinmesi ise hiç mümkün değil. Bir kaç gün önce Adıyaman Isias otelde hayatını kaybeden Kıbrıslı 35 voleybolcu çocuktan birinin annesi, haklarını yasalar önünde aramaya devam edeceğini haykırıyor, en büyük arzusunun suçluların, sorumluların ceza aldığını görmek olduğunu söylüyordu. Ama tedbirde kusur etmeyi ve art arda felaketler yaşanınca takdire kusur bulmayı alışkanlık haline getiren Türkiye’de siyaset, ne yazık ki maşeri vicdan ve kamusal ahlaka olan duyarsızlığını sürdürüyor. Buna karşılık hala kısa yoldan köşe dönmeyi adeta teşvik ediyor; kar ve bitmeyen rant hırsını koruyor, kolluyor. Geciken adalet, adalet olmadığı için depremden de yangından da ders alınmıyor. Sorumlular sorumluluktan kaçmanın yolunu buluyor. Kaçaklar bulunamıyor, serbest bırakılan suçlulara karşılık özgürlükleri siyasi nedenlerle ellerinden alınarak yıllardır infaz kurumlarında tutulan suçsuzlar kurumlara duyulan toplumsal güveni yerle bir ediyor. Bu depremin çok ötesinde bir deprem; Kalıcı bir yıkım ve büyük bir çöküş.

Zelzele, Deprem ve Yer Sarsıntısı

Altmış küsur yıl önce depreme “zelzele” denirdi. Zelzele sanki bilgi, denetim ve duyarlılıkla zararı asgariye indirilebilecek bir doğa olayına yapılan dini bir atıftı. Kaderci veya ilahi bir ceza gibiydi. Ama bu doğa olayını “hareket-i arz” yani yer sarsıntısı olarak ifade etmenin arkasında bilime dayanan bir açıklama arayışı vardı. Zelzele veya hareket-i arz elbette yer kabuğunda meydana gelen bir hareketti. Ama “Asım’ın nesli” zelzele kadar büyük bir zelzele görmüştü. Onlar hareket-i arz gibi bir savaş yaşamıştı; “Ölü indirmişti gökler; ölü püskürtmüştü yer”. Çanakkale Şehitleri Destanındaki “öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı”[1] dizelerini hatırlayın. Mehmet Akif’in “Boğaz Harbi” dediği o büyük zelzelede 57 bin asker ve sivil şehit düşmüş, 21 bin kişi salgın ve hastalıklardan telef olmuş; on binlerce kişi kaybolmuş, 100 bin yaralı ve 64 bin hastayla toplam 252 bin kayıp verilmişti. Sayılar neredeyse 6 Şubat depremlerindeki sayılara denk değil mi? Ama tabii savaşı eren, evliya ve enbiyanın kazandığını yayarak Mustafa Kemal ve arkadaşlarının zaferini küçümseyen mantık, iki yıl önceki felaket ve kayıpları da insan kusuru ve ihmallere değil, yine ilahi bir cezalandırmaya bağladı. Böylece kamusal, kurumsal ve kişisel sorumluluklardan kurtulmanın yollarını aradı.

Her Yerde ve Her Alanda Hareket-i Arz

Nice büyük savaş ve deprem yaşamış bu coğrafyada, iktidarın aldığı her hukuksuz karar, yer sarsıntısından beter etki yaratıyor. Her mantık dışı iktisadi müdahale ve uygulama ile ülke ekonomik olarak çöküyor. Din kisveli her ahlaktan soyutlanmış açgözlü yaklaşımla kurumlar yıkılıyor ve en önemlisi toplumsal uzlaşı noktaları kaybediliyor. Bu şimdi Türkiye’nin yeni hareket-i arz haritası. Ya dünya ne durumda? Trump’ın yakın ve uzak komşuları ve dünya için yarattığı yer sarsıntısına bakın! Göreve başladığından beri kongrenin “denge-denetleme” mekanizmasını umursamadan birbiri ardına imzaladığı yürütme emirleriyle(Executive Order) yarattığı hareket-i arzın şiddeti henüz belli değil. Ama galiba ABD sadece “ komşunu sev” öğretisini değil, aynı zamanda, “Coğrafya bizi komşu, tarih arkadaş, iktisadi ilişkiler ortak ve ihtiyaçlar müttefik yaptı”[2] diyen siyasi anlayışı da unuttu ki, nedensiz ticaret savaşlarının başlatılmasına göz yumuyor. Trump’ın yarattığı hareket-i arz, önce aralarında düne kadar serbest ticaret anlaşması olan 3 komşuyu ekonomik olarak göçürecek şiddette. Sonra kırılan faylar eski kıtayı ve ötesini, Afrika’yı ve Asya’yı çökertecek yetenekte. Gücü eline geçirdiği için her şeyi yapabileceğini sanan Trump şimdi dünyanın başına gelen en büyük felaketten biri. Bu depremin sonunu göreceğiz.

Eşkıya Dünyaya Hâkim Olunca

Ey şimdi dünyanın her yerinde kendini dindar gibi tanıtırken, ahlakı dinden koparıp, atanlar! Başlarını secdeye koyunca günah işlemeyi mubah sayanlar! Siz “sona yaklaşılırken, kendinden başka kimseyi sevmeyen, en çok paraya tapan, kibirli, çıkarcı, istismarcı, nankör, gaddar, sorumsuz, tatminsiz, güç budalası, yalancı ve iftiracı, zevk ve lüks düşkünü liderlerin başa geçeceğini, bunların kendilerini tanrı sanacağını” duymadınız mı? Bu gibilerden sakınılması gerektiği her kutsal kitapta yazıldığı halde hiç okumadınız mı? Belki adına ne denirse zelzele, hareket-i arz, deprem veya yer sarsıntısı, iklim değişikliği ile şiddeti artan kasırgalar, sel gibi yağmurlar hala engellenemez. Ama neden halk böyle liderleri seçer? Bilgisizlikten, cahillikten, umursamazlıktan veya çıkarcılıktan mı? Sadece yakınlarına ve yandaşlarına yaşam hakkı tanıyan eşkıya neden şimdi her yerde güç kazanıyor? Galiba cevap değişen insan dokusu, zihniyet ve beklentilerinde. Dün elime milattan önce 500 yılında Çin’de yaşamış olan ünlü komutan ve filozof Sunzı’nın (Sun Tzi) bir sözü geçti: “Kötü adam, sonunda küllerine hükmetmek için önce kendi ulusunu, sonra diğerlerini yakıp tüketecek” demiş. Trump ve benzerleri işte Sunzı’nın tanımladığı o kötü adamlardan olmalı. Başta Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman olmak üzere depremin vurduğu tüm illerimizde yaşamını yitirenlere rahmet, kaybettikleri eş, evlat, kardeş, ana ve babalarına hala yananlara sonsuz sabır diliyorum.
 

[1] Sâika; Yıldırım; âfâk: Ufuklar; a’mâk: yeryüzünün derinlikleri

[2] Kanada Meclisinde Başkan J.F. Kennedy’nin 17 Mayıs, 1961 de yaptğı konuşmadan alınmış bir paragraf

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *