İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7753 %-0.07
37,3742 %0.08
105.359,24 %3.013
3.208,58 1,20
Ara

Davos’un Ruhuna Ne oldu?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Davos’un Ruhuna Ne oldu?

Her yıl olduğu gibi bu yıl 20-24 Ocak arasında yine 130 ülkeden toplam 3000 lider ve iş adamı Davos’ un karlı zirvesinde toplandı. Temcit pilavı gibi ısıtılıp, bir kuş sütünün eksik olduğu ziyafet sofralarına konan konulardan katılımcıların sıkıldığı söylenemez. Ama geçen yıllara göre zirvenin teması bir hayli yavanlaşmış, özetin özeti haline gelmişti. Oturumları televizyondan izleyip, açıklamaları okuyunca Davos ruhunun can çekiştiği, geriye milyonlarca insan fakirlik çemberinde kıvranırken, bu yıl da sorunları hararetle tartışanların hala aradıkları çözümleri bulamadığı anlaşıldı. Geleneksel zirveler işbirliği ruhunu koruyup, müttefikler arasında safları sıkılaştırdığı sürece önemli. Hele şimdi Trump’ın dağıtmaktan büyük bir keyif aldığı uluslararası düzende, Davos aynı zamanda ABD ile ön müzakere alanı görevi gördü.  Şimdi Trump’ı ikna için Georgia Meloni’den medet uman bir dünyada Davos ruhunun aynı kalması beklenmemeli.

“Akıl Çağı İçin İşbirliği”

İnsanın robotla ikamesi için işbirliğinin, insanlığa yararı daha çok tartışma götürecek. Yaratacağı belirsizlik ise kesin. Teknoloji devlerinin sınırsız yükselişi karşısında siyasilerin yapabileceği tek şey, bükemeyecekleri eli sıkmak, sanki işbirliği ile denetleyebilirlermiş gibi hareket ederek düzenlerini sürdürmek. Küresel ve bölgesel sorunlara podyumlardan verdikleri cevaplarda yeni bir şey yok. Ama seçilen sözcüklerin giderek daha yerleşik tanımsal kavramlara dönüştüğünü de söylemek gerekir. El hak bu açıdan kimse imaj yaratıcıların eline su dökemez. Yarattıkları yeni Davos sözlüğündeki kalıpları artık her yılın zirve toplantılarında kes-yapıştır ile kullanmaları, büyük bir kolaylık tabii. Jeopolitik şoklardan söz edip durdular. Hangi çatışma hali 2025 ve sonrasında dünya için jeopolitik şok olabilir ki? Ama işte ana temaya ekli ifadelerden biri de bu. İran için yıllardır “nükleer silah geliştiriyor” vaveylası koparılırken, bu her an beklenen bomba kime şok haber olur? “Devrimin yüzüncü yılı olan 2049 da söz verildiği gibi Tayvan’ı geri isteriz” diye açıklamaları yapan Çin’in Güney Doğu Pasifik’te çatışma çıkarması şok etkisi yaratır mı? Rusya’nın imparatorluk hayalleri bilinirken, belki tek şok ABD nin önümüzdeki 4 yıl içinde sınırlarını genişletebileceğini ilan etmesi. Bir de tabii Elon Musk’ın ve Jeff Bezos’un başlattığı uzay yolculuğu yarışına, Rusya, Çin ve Kuzey Kore’den başka “topal eşekle kervana katılmaya kalkan” Türkiye gibi ülkelerin de girmesi; varsa uzaylıların cinlerini tepelerine çıkartması ve dünyaya saldırmalarına neden olması şok olabilir.  Buna bile yıldız savaşları dizilerinden alışıldığı için Davos gündemindeki jeopolitik şok belirsiz.

Leyleklerin Ömrü Laklakla Geçerken

Uluslararası ticaretin korumacılık ile daralma tehlikesi taşıdığı bir dönemde sürdürülebilir ekonomik büyümenin teşviki yine Davos gündemindeydi. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Başkanı Dr. Ngozi Okonjo-Iweala, ticaret savaşlarının da dünya ekonomisi için yeni bir şey olmadığını, uluslararası ticaretin salgın dönemi dışında aksamadığını ve 2024 de ulaştığı 33 trilyon dolar seviyesinden büyük bir sapma olmasını beklemediğini söylerken, belki en gerçekçi yorumlardan birini yaptı. Tabii Iweala’ya Trump’ın daha ilk günden kapının önüne koyduğu göçmenler nedeni ile ABD de daralan tarımsal üretimle ortaya çıkacak enflasyonist baskının ticaret etkisi sorulmadığı için DTÖ Başkanı siyasi sonuçlar yaratabilecek ayrıntılı açıklamaya girmedi.  Davos’un kurtlar için pek makbul olan puslu atmosferinde İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un konuşması malumun ilanı ve Davos’un bölgesel sorunlara çözüm iddiasına cevap gibiydi. Bölgesel barış için İsrail’in Suudi Arabistan ile siyasi normalleşmeye hazır olduğunu, ancak Muhammed bin Salman’ın bağımsız Filistin devleti koşulu ile ilgili ısrarı konusunda tavizkar olunamayacağını açık bir şekilde ortaya koydu.

Davos zirvesinin sonuç belgesi hazırlanırken henüz Trump büyük bombayı patlatmamıştı. Ama iki gün sonra tüm ABD yardımlarının durdurulduğu duyulunca, acaba Camp David Anlaşmasının devamı için ABD nin Mısır’a verdiği koşullu yardıma ne olacak? Sağı solu belli olmayan dünya liderinin Gazzelileri alma talebini de reddeden Mısır’ın başına ne gelecek? Şimdi Firavunun ordusu Sina üzerinden İsrail’e yüklenirse ne olur? Soruları, Davos’un “inanalım ki olsun” (make belief) iyimserliğindeki bölgesel sorunlara çözüm yaklaşımını sallantıda bıraktı. Neyse ki Mısır yardımının süreceği çabuk öğrenildi.

“ Yapıcı İyimserlik İhtiyacı”

“İyi diyelim, iyi olalım” yüreklendirici bir öğüttür. Şimdi bu öğütün havalı bir kalıp olarak Davos sözlüğüne girmesi ilginç. Tabii Davos müdavimlerine “yapıcı iyimserlik” mi? “Gerçekçi değerlendirme” mi? diye sorulması gerekirdi. “Akıl Çağında”, yapay zekânın üstünlüğüne karşı toplumsal statü yitiren “sıradan insan” için iş, istihdam ve herkesi kucaklama temalarını hala gündemde tutmaları merhametten mi yoksa mecburiyetten miydi anlaşılamadı. Davos’un iklim, doğa, enerji ve küresel ısınmaya karşı zamanla yarış temaları ve yeşil enerji hedeflerine geri dönme planları yapıcı olabilir. Ama bu yıl zirvede Paris iklim anlaşmasından tekrar çıkan ve “pump baby pump” diye petrolcülerin nabzına şerbet verip dünyaya petrol satmaya hazırlanan Trump ile nasıl baş edileceğine ilişkin bir plan ortaya çıkmadı. Trump’ın Dünya Sağlık Örgütünden de ayrılarak tüm dünyayı salgın hastalıkların kucağına atmaya hazırlanması ise yapıcı iyimserliğe göz açtırmayacağa benzer. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *