İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,6630 %0.09
37,1902 %0.07
104.319,99 %-2.432
3.162,47 0,68
Ara

Al birinden vur ötekine

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Al birinden vur ötekine

ABD’yi yönetenler hiç akıllanmayacak. Gözlerini diktikleri, ülkelerinden binlerce kilometre uzaktaki toprakları, oralara sözüm ona demokrasi götürme bahanesiyle karıştırıp, daha sonra da geri çekilerek ortalığın seyrine bakmakta üstlerine yok. Son örneği Ukrayna. Rusya’nın ve lideri Putin’in kırmızı çizgisi olduğunu bile bile 2013 yılından beri Ukrayna’dan elini çekmemekte direniyor.

Geçenlerde Amerikalı sinema yönetmeni Oliver Stone’un, Ukrayna’da 2013’de yaşanan turuncu devrimi ve bu devrimin kaynağını anlattığı “Ukrayna Ateş Altında” (Ukraine Under Fire) filmini izledim. Filmde anlatılanlar son derece çarpıcıydı. Ukrayna’da aşırı milliyetçiliğin nasıl geleneksel olduğu, İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist derecede milliyetçi olan Ukraynalı siyasi lider Stepan Bandera’nın ülkeyi işgal eden Alman Nazi kuvvetleriyle nasıl sıkı işbirliğine girdiği, öbür milliyetçi siyasilerle birlikte Ukraynalı yahudilerin nasıl toplu olarak Alman kuvvetlerince öldürülmesine yardımcı olduğu birbir anlatılıyordu.

Filmi izlerken aklıma yıllar önce okuduğum Babi Yar isimli kitap geldi. Nazilerin Ukrayna’yı işgali, Ukraynalı aşırı milliyetçi işbirlikçilerinin yardımıyla 1941 yılında Kiev yakınlarındaki Babi Yar isimli tepede Ukraynalı 30 binden fazla yahudiyi nasıl makineli tüfeklerle tarayıp öldürdüklerini anlatan kitabın yazarı, annesi Ukraynalı olan Anatoli Kuznetsov. Kiev’de birebir yaşadıklarını bir deftere not etmiş. Savaştan yaklaşık yirmi yıl sonra da kitap halinde bastırmış.

Öte yandan filmde ABD’nin önceki Başkanlarından Ronald Reagan tarafından, sivil toplum örgütü görünümü altında National Endowment for Democracy (NED) isimli bir vakıf kurdurulduğu, bu vakıf şemsiyesi altında pek çok ülkede insanlara paralar dağıtılarak hükümetler aleyhinde propaganda yaptırıldığı yer alıyordu. Bunların en tipik örneklerinden birisi de Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki Maidan Meydanı olayları ve burada başlatılan turuncu devrimdi. O dönem ABD’nin Başkan yardımcısı olan şimdiki başkan Joe Biden ve Avrupa’yla İlişkilerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland da Maidan Meydanı’nda halka hitaben konuşmalarında Ukrayna ulusunun arkasında olduklarını beyan ediyorlardı.

Benzer bir hamle 2008’de Gürcistan’da da yapılmış, o sırada Gürcistan Devlet Başkanı olan Amerikan uyruklu Saakaşvili, Washington’ın telkiniyle Güney Osetya’ya saldırıp Rusya’dan tokadı yiyince görevini bırakmış, ABD’ye gitmişti. Çok ilginçtir, ne hikmetse aynı Saakaşvişi bugün Ukrayna’nın Odessa liman kentinin belediye başkanı. Şaşırdınız mı?

NATO ve ABD’nin desteğini arkasına aldığını sanarak Rusya’ya kafa tutan Ukrayna’nın şimdiki komedyen Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’den artık söz etmek istemiyorum. Zelenski’nin de gerçek yüzü ortaya çıktı. Rusya’da ise Putin olgusu bütün gücüyle sürüyor. Batı propaganda makinesi Putin’in Ukrayna Savaşı’nda “tuşa getirildiği”, Rus ordusunun fena halde bozguna uğradığı, ülkenin ekonomisinin çöktüğü haberlerini yaysa da Rusya Lideri hala ayakta görünüyor. Ülke içinde halk Putin rejiminin  baskılarından bunalsa, imkan bulanlar yurt dışına iltica etse de Rusya Devlet Başkanı şimdilik taviz vermez tavrından vaz geçmiyor.

Bir kaç yazı öncesinde yazdığım gibi Putin’in projesi Çarlık Rusyası’nı yeniden hayata geçirmek. Bu amaçla da eski Sovyet cumhuriyetlerini Rusya’nın şemsiyesi altında toplamak; “Türk-İslam sentezi” benzeri bir çeşit “Rus-Hıristiyan Ortodoks sentezi” kurmak.

Bir tarafta milli kahraman gördüğü bir faşisti (Stepan Bandera) hala baş tacı etmeye hazır Ukrayna halkı (özellikle Batı Ukraynalılar) Rusya savaşında direniş gösteriyor, bir tarafta  egosu tavan yapmış bir otokrat yani Putin, Çarlık Rusyası hayalleri içinde kendi halkını da ateşe atmaktan çekinmiyor. Öbür tarafta da dünyanın kendisinden sorulduğu iddiasında sonuna kadar ısrarlı bir Washington Yönetimi ve ABD. Bizim halk dilinde kullandığımız deyimle:”Al birinden, vur ötekine!”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *