İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4573 %-0.07
36,4748 %-0.32
3.508.266 %3.257
3.061,67 0,27
Ara

Türkiye’de bir hafta üç yıldır!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Türkiye’de bir hafta üç yıldır!

Muhalif’te haftalık yazmaya başladığımda açıkçası rahat etmiş, hiç değilse konu bulmakta sorun yaşamam, demiştim.

Zamanla bir düzen de oturtmuştum. Yazmakta zorlanmamak için kendimce mühim gördüğüm konuları notluyordum ve Çarşamba günü klavye başına oturuyordum. O mu olsun, bundan mı bahsedeyim diye bir müddet düşünüyor ve aklıma ‘en’ şimşek gibi çakan fikri yazmaya koyuluyordum.

Bu sefer ekranın karşısına oturduğumda ise hangi konuyu yazacağımı bir türlü seçemedim. O kadar notlamışım ki cep defterimin bir sayfası dolmuştu! Nereden bilebilirdim ki korktuğum üzere konu bulamamaktan değil de fazla konudan dolayı sıkıntı yaşayacağımı?

Zamlardan bahsetsem diyorum da öte tarafta ülkede derin bir yoksulluk hatta açlık var… Nitekim Hacer Foggo’nun bu mesele hakkındaki dikkate şayan çalışmalarını için parçalanarak takip ediyorum…

Mülteci meselesine değinmek istiyorum, içim kaldırmıyor… İnanınız hangi tarafa acıyacağımı şaşırıyorum? Ülkesiz, bîçâre mültecilere mi, kendi ülkesinde turist haline gelen kendimize mi? Yoksa yolgeçen hanı olan memleketimize mi?

Eğitimsizlik ve adaletsizlikse kanaatimce ülkenin en kritik meseleleri… Gittikçe derinleşen çatlaklarıyla varlık mücadelesi veriyorlar…

Sonra zikzaklar çizen bir dış politika ve kendinden olmayanın üzerini çizen bir iç politika var! Trajikomiği her iki mevzuun da senenin tüm akşamları, haber ajanslarını dolduran “boş uzmanları” var!

Kadına şiddet vahşetini hâlâ çözemedik, utanıyorum

Gençlerin yurtdışına göçünü de… Batı’ya akıncı dedeleri gibi fethe değil, fazladan bir parça daha ekmek bulmaya gidiyorlar! Beyin göçtükçe, peşinden çok yapımız göçer farkında mıyız, tereddütteyim.

Yukarıdakilere benzer onlarca sorun daha sıralayabilirim, teessürle… Çünkü Türkiye’de gündem o denli yoğundur ki bir hafta bile üç yıldır! Hele asgarî sorunlarla uğraşan istikrarlı ve küçük devletlerle mukayese edildiğinde…

Yazıyı yazarken şu kıta dökülüverdi klavyemden:

Öyle çok şey oluyor yurtta ki şaşmak normal,
İnfial, fitne, skandal ve de pot… Yer misiniz?
Güzel ülkemdeki bir hafta tam üç yıl ediyor:
Bu hesap üzre kanıp çok yaşadık der misiniz?!

Siz toplayabilir misiniz klavyemle beraber içimden şu dökülenleri?

“Ne kadar hoş; dolu dolu yaşıyoruz! Peh peh peh!..” diyerek sırıtan soğuk espri sahiplerine, “Aman sen de deyip” geçemiyorum artık, kızıyorum! Geldiğimiz gün itibariyle dalga geçecek, işin mizahını çıkaracak merhaleyi çoktan aştık!

Zaten şuradan anlamalıyız ki artık komedyenlerimizden fazla bazı siyasîlerimiz bizleri güldürüyorlar. Aklımızla dalga geçiyorlar, der gibisinden gülüyoruz onlara… Katıla katıla kahkahalar saçıyoruz, karnımıza ağrılar giriyor. Sonra gözümüzden yaşlar sızıyor… Bir de bakmışız ki gülmüyor, ağlıyormuşuz!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *