İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,6628 %0.01
37,2259 %0.14
103.621,41 %-2.251
3.156,03 -0,11
Ara

Putin’le Erdoğan tek yumurta ikizi mi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Putin’le Erdoğan tek yumurta ikizi mi

“Batılılarla Yaşanan Gerilimler Türkiye’yle Rusya’yı İşbirliği Yapmaya İtiyor.” Bu sözler Fransız Le Figaro gazetesinde çıkan bir yazının başlığında yer alıyor. Yazı “Rusya’yla Türkiye Batı’ya Baş mı Kaldırıyor” isimli kitabın yazarı, Rusya güvenliği uzmanı Isabelle Facon’la yapılmış bir söyleşiye yer veriyor. Yazıda, her iki ülkenin çıkarlarının sıklıkla birbirlerine ters düşmesine rağmen iş Batı’ya karşı güç gösterisine gelince  Türkiye ve Rusya’nın tam o noktada birleştiklerine dikkat çekiliyor. Soru-cevaplı söyleşiye yer verilen yazıda Türkiye ve Rusya’nın Suriye,Ermenistan,NATO gibi konularda farklı hedefleri olmasına karşın nasıl “imtiyazlı bir ilişki” sürdürebildikleri sorusuna Facon şu ilginç cevabı veriyor:

“Bir kere iki başkanın kimyaları birbirini tutuyor. Bu çok önemli. İkisi de devletler arası diyaloglarda son derece açık konuşmaktan yana. Bunun kendileri için bir artı olduğunu düşünüyorlar. Gerek Putin gerekse de Erdoğan hem iç hem dış politikada güçlü adam imajını korumaya özen gösteriyor. Bu iki liderin birbirlerine yakınlaşmalarının dönüm noktası 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde Putin’in Erdoğan’a verdiği önemli destek oldu. Oysa Batılılar 15 Temmuz sonrası Türkiye’de uygulanan ağır baskı ortamını sert bir dille eleştirdi.

Haklı ya da haksız, ikisi de farklı tarihi nedenlerden yola çıkarak bütün yakınlaşma isteklerinin Batı tarafından geri çevrildiğinde hemfikirler.”

Yazıda Türkiye’nin Kürtler, Rusya’nın da NATO’nun genişleme politikası yüzünden Batılılar tarafından düş kırıklığına uğratıldıklarını düşündüklerine yer verilerek şöyle devam ediliyor:

“Hem Türkiye hem Rusya, bölgesel güçlerin rollerinin daha değerli kabul edileceği, Batı-merkezli olmaktan uzak, çok kutuplu bir dünyadan yanalar. Rusya daha global bir aktörlük hedefi güttüğü için Batı karşıtlığı  yapısal bir durum gösteriyor. Öte yandan Türkiye’nin hedefleri daha farklı;bölgesel bir güç olmaktan yana.

“Rusya’nın hedefleri çok net ortadayken Türkiye’ninkiler daha esnek ve müzakereye açık. O nedenle Rusya onlarca yıldır Türkiye’yi yanına çekip, nükleer enerji faktörünü de kullanarak  uzun erimli olarak kendine bağlamaya çalışıyor. “

Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesinden sonra Ankara’nın pozisyonu yazıda şöyle değerlendiriliyor:

“Şimdilik Türkiye , Rusya’yla Batı arasında izlediği denge politikasını sürdürmekte kararlı görünüyor;Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınıyor, Boğazlar’ı savaş gemilerine kapalı tutuyor, ama Rusya’ya hiç bir yaptırım uygulamadığı gibi ekonomik alandaki işbirliğini ve arabulucu rolünü sürdürüyor. “

Ankara’nın iki taraf arasındaki bu denge politikasını ne zamana kadar sürdüreceği, günün birinde yüzünü yeniden NATO’daki müttefiklerine çevirip çevirmeyeceğinin merak konusu olduğuna işaret edilen yazıda şu ifadeler kullanılıyor:

“Ama unutulmamalı ki Türkiye Rusya’ya ekonomik bakımdan bağımlı. Hele de ağır bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğu şu zamanlarda enerji, turizm ve diğer alanlarda çıkarları var. Her iki ülke de şimdiye kadar, az ya da çok sürtüşmeleri de olsa aynı alanlarda aktörlüklerini sürdürdüler. Ancak ikisinin öncelikleri farklı. Türkiye’nin dış politikadaki önceliği Ortadoğu ve Akdeniz; Rusya’nınki ise eski Sovyet Cumhuriyetleri coğrafyası. Ancak Türkiye, örneğin geçen yıl Dağlık Karabağ krizinde olduğu gibi,  öncelik sırasını değiştirip kültürel, dil ve ırk bağları olduğunu her zaman ifade ettiği Orta Asya ve Kafkasya coğrafyasına yönelirse işler karışabilir.”

Yazı, şimdiki haliyle Ankara ve Moskova’nın ilişkilerinin görünürde dengeli sürdüğüne de dikkat çekiyor. Özellikle Karadeniz’deki işbirliklerinin öneminin altı çiziliyor.

Bizim Avrasyacılar bu yazıyı okurlarsa herhalde hayli memnun olurlar. Tam da istedikleri bu değil miydi? Türkiye’yi Batı kampından koparıp Avrasya batağına sürüklemek! Gene de çok heveslenmeseler iyi olur, derim. Türkiye bir NATO ülkesi. NATO’dan çıkış da çocuk oyuncağı değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan dışardan bakanlar için  Putin’le tek yumurta ikizi görüntüsü vermiş olabilir. Ama unutulmasın ki ne Türkiye Erdoğan’dan ne de Rusya Putin’den ibaret. Gazetecilik mesleğinde öğrendiğimiz ilk prensiplerden biriydi. Hiç kimse vaz geçilmez değildir. Okumayı bilen bunu zaten Tarih Baba’dan öğrenir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *