İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4675 %-0.04
36,6128 %0.06
3.513.390 %2.089
3.055,25 0,06
Ara

Ülkemiz ve Küreselleşme

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ülkemiz ve Küreselleşme

Bir dönem ülkemiz iki bloklu dönemde batı blokunun doğu blokuna karşı sınır bekçisi olarak görülmüştür. Doğu blokunda çöküş, ülkemizin jeopolitik önemini bir kez daha ortaya koymasına rağmen neo-liberal ve muhafazakâr yönetimlerin Türkiye Cumhuriyeti ve dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerine karşı zaafları fırsata çevirmenin yerine daha tehlikeli bir sürecin başlangıcı olmuştur.

Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika'nın ortasında, bu üç Kıta’nın kesişme noktasında bir ülke olduğu için köprü konumundadır. 

Böylece, üç Kıta’ya köprü görevi yapan bir ülkenin ayakta kalabilmesi, büyümesi ve kalkınması ancak milli kimlikle olur. Eğer ulusal kimliğimizi ve kültürümüzü bu üç kıta kültürleri karşısında koruyamazsak alt kimlikler ortaya çıkar. O zaman geriye etnik ve dinsel kimlik kalır. Nitekim bu süreç artık kendini göstermeye başlamıştır. Böyle bir durumun devam etmesi karşısında ulusal ve toplumsal yapımız çöker. Devletimizin toplumsal tabanı ortadan kalkar, ulusal devletin tasfiye süreci ise küreselleşme diyen neo-liberal ve muhafazakâr yönetimlerin ve dolayısıyla emperyalistlerin işine yarar. 

Emperyalistler yıllardır Anadolu’muzda büyük bir Türk devleti istemediler. İstiyorlar ki Anadolu’muz da bir Kafkasya, bir Balkanlar gibi bölünsün, parçalansın, küçük devletler oluşsun. 

Yenidünya düzeni denen küreselleşme olgusu bir yandan yapay ulus-devletler yaratırken özellikle de ülkemizde etnik ve dinsel özellikler öne çıkardı. Neo-liberal ve muhafazakâr yapı, ise bunu fırsata çevirip Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumsal yapısını dejenere ederek tasfiye süreci başlattı. 

Türkiye bugün petrol bölgelerinin ortasındadır. Irak'ı petrol savaşları üçe bölmüştür. Aynı şekilde Kafkasya'da da petrol paylaşımından dolayı çatışmalar hâlâ devam etmektedir. O zaman ne yapalım? Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını bozarak bir yandan iç sorunlar yaratalım, diğer yandan etnik ve dinsel yapıyı kazıyalım. Sonuçta, dini ticarette ve siyasette parasallaştırarak zayıf İslam hilali grubuna dâhil bir ülke yaratalım.

Uluslararası konjonktür Birinci Dünya Savaşı (birinci paylaşım öncesi) ve sonrası çatışmayı Yakındoğu’da yaptı. İkinci Dünya Savaşı (İkinci paylaşım) Avrupa'nın doğusunda meydana geldi. Üçüncü paylaşım ise tekrar Yakındoğu, Kafkasya ve Orta Asya petrolleri üzerinde olacaktır. Bu durum ise Türkiye’yi doğrudan etkileyecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk’ün kan ve gözyaşı ile kurduğu büyük bir devlettir. Hasta adam küreselleşme ve onun yerli işbirlikçileri neo-liberal ve muhafazakâr yönetimlerin ülkemizi küçültmeye ve bölmeye gücü yetmeyecektir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *