İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara

Ne umut tacirliği, ne gelecek katilliği...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ne umut tacirliği, ne gelecek katilliği...

Yeni bir seneye adım atılacağı vakit çevremizde devamlı o beylik lafların türediğini duyarız. Bu laflar ya: “Bu seneden kötü olamaz!”, “Her şey çok güzel olacak!”, “İsteklerimizin gerçekleşeceği bir yıl olacak” nevinden iyimsemeler yahut da: “Ne geleceği, bugünden iyi olmayacağı kesin!”, “Her gelen gün geçeni aratacak!”, “Karanlık aydınlığa galip gelecek!” gibi kötümsemelerdir. Mantık çerçevesinde bu değişik önerme içeren ifadeler arasında bir farklılık yoktur. Biri umut tacirliğidir, diğeri gelecek katilliği!

Peşin hükümlülük, cahil cesaretinin ve çokbilmişliğin ortaya koyabileceği bir davranıştır. Neticesi çoğunlukla mağlubiyettir. Serinkanlılıkla işin içerisine girilmediği ve mevzu muhtelif cephelerinden ele alınarak tetkik edilmediği takdirde hüküm vermenin lüzumu yoktur. Umut tacirliği yaptığımız 2023 Genel Seçimleri’ni gördünüz. Kaybeden sadece Kemal Kılıçdaroğlu değil biz de olduk! Yanlış istikametin doğruya çıkma ihtimali zayıftır. Lâkin zafer o derece yakın görünmüştü ki tüm bu zayıf ihtimalin etrafındaki sisten perdeyi aralayıp elimizi taşın altına koymakla kalmadık aynı ellerimizde bir ateş topunu tutup avuçlarımızda çevirdik. Sonra neler mi yaşandı? Elimiz ezildi, yandı; umutlar söndü, güvenilirliğimiz dondu!

Tek kaybedenin muhalefet cephesi olduğunu düşünenler ırkçı reflekslerle hareket edenler ve salt hâkim fikirleri “koyu-Türkçülük” olan kişilerdi. Beylik laflar listesinin diğer cümleleriyle bize taarruz ettiler: “Demedik mi?”, “Olmazdı zaten olmadı da!”.. Göremedikleri, anlamak istemedikleri bir durum daha vardı ortada ki iktidar da kaybetmişti! Dolayisiyle iktidara dolaylı destek veren kendileri de!

Hemen hiçbir seçim vaadi yerine getirilemedi.

Ağır ekonomik krizin kıskacında milyonlarca Türk vatandaşı ezildi!

Demografik yapıyı bozacak derecede göç dalgası devam etti ve parayla vatandaşlık satışlarının ivmesini düşmedi!

Ve aylar geçtikçe bu, “Demedim mi, demedim mi?” bir terenenni, söyledikleri hemen her laf da birer ninni halini aldı…

Fakat trajikomik bir biçimde uyuyan ninnilerine maruz kalan ana muhalefet bloğu değil söyleyen kendileri oldular… Ana muhalefet değişim geçirdikçe onlar, statükolarını korumakta ısrar edip yıllardır süregelen “köhneyip köklenme” stratejilerine devam kararı aldılar…

Onu bunu suçlayarak giydikleri ateşten gömleğin kendilerini yakmayacağını düşünmek başka bir hayal âleminde yaşadıklarını gösteriyordu.

Hayat karşılarına kocaman bir, “Değişim isteyeceksin ama değiştirmek için hiçbir gayrette bulunmayacaksın!” cümlesiyle çıktı ve sükûta daldılar

Ana muhalefet bloğuna gelince… Ders veren bunca hadise yaşadığı hâlde hâlâ siyaset imtihanından kalacaksa bloğun yeniden bir değişim geçireceği aşikârdır. Fakat dersi alıp, anlayıp imtihanı geçerse yeni tuttukları siyaset 2024’te kendilerine başarı getirecektir

İlk başarıları Kurultay zaferiyle, ilk başarısızlıklarıysa vahim Şeyh Sait hadisesiyle geldi… Şu an sonuç 1-1… Yeni golü adalet çıkmazında sergiledikleri oyundan bekliyorum ama sanki gol yemeye daha yakın bir performansla oynuyorlar… Anayasa Mahkemesi’nin olanca kuvvetleriyle desteklemek ve kararlarını kabul ettirmek ana muhalefet bloğunun boynunun borcudur. Bunun için gerekirse güçlü bir sivil toplum refleksi yaratmalılar.

Karşılarında iktidardan başkasının bu enkazın altından kalkamayacağını düşünen, sayısı hiç de azımsanmayacak nispette bir seçmen kitlesi mevcut. Karşılarındaki bu kitleyi ikna etmeliler.

Yoksa vaziyetimiz şu fıkradakine benziyor… Bektaşi babasının birini köyde misafir etmişler. Karşısına iki küp şarap getirmişler. “Bunlar ürettiğimiz şaraplardır.. Baba erenler sen bilirsin; şöyle bir tadına bak da hangisinin iyi olduğunu bize bildir!..”, demişler…

Baba ilk küpteki şarabın tadına bakmış ve yüzünü ekşiterek diğer küpü işaret etmiş, “Kesinlikle bu küpteki şarap daha iyidir!”

Köylüler hayret etmişler… “İyisi de, o küpteki şarabın tadına bakmadın ki, nereden biliyorsun?”, diye sorunca Baba Erenler, “Tadına bakmama ne hacet! İçtiğim şaraptan kötüsü olamaz!”, cevabını verir…

Hâlbuki yukarıdaki fıkradaki realite değişmiştir. Her şeyden evvel laiklik gelmiştir, Bektaşi babaları tarihe karışmıştır… Sonra şarap çok pahalanmış adeta lüks olmuştur… Bırakınız küple tüketilmesini, kadehle bile tüketilmesinden korkar bir hâl alınmıştır!

İşte bu mantık çerçevesinde yirmi yılda yaşanan değişim seçmene hissettirilmeli; yeni düzenin getirileri tafsilatıyla anlatılmalıdır.

Geçmiş senelerde yaptığım gibi temennilerimi sıralayıp eskiyen taktikle mücadele etmeyeceğim… Vaat devri kapanıp icraat devri başlamalı… 2024’ten tek beklentim fiiliyat! Bu fiiliyatı, hem iktidar cephesinden hem de muhalefet bloğundan bekliyorum…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *