İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4679 %-0.04
36,6762 %0.23
3.511.629 %2.251
3.057,91 0,15
Ara

Ya hep ya hiç

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ya hep ya hiç

Ortası olmayan, hakkın ve adaletin savunucuları. İyi olanın kötüsü, kötülüğü olarak sunulsa da öncelikle –gerçekten iyi olanın bile-göre bir başkasının canını acıtır mı, yada kötülük edebilir mi vicdanı hiç sızlamadan? Bu soruları sormak lazım derken; bazı meslek gruplarının mesela adalet savaşçısı Emniyet güçlerinin işinin zorluğunu düşündüğümüzde, bunun dışarıdan hiçte izlenildiği gibi kolay olmayacağını anlayabilmek, bu filmin belki de en büyük özelliği.

BAD BOYS / KÖTÜ ÇOCUKLAR

Birlikte ürettikleri şimdiye kadar ki tüm işlerde her zaman aksiyon ve  adalet duygusu kadar yıllar geçtikçe yozlaşan dünya değerler tablosunda piramidin üst noktası olan ERDEM VE ETİK unsurlarını sanatla pekiştirirken muhteşem partnerlik özellikleri ile hem eğlendirip, hem gülümseten ikili MİKE İLE MARCUS’un yani WILL SMITH ile MARTIN LAWRANCE’n uyumu, senaryosu Chris Bremner tarafından yazılan ve yönetmenliğini Bilall Fallah ile Adil El Arbi’nin üretikleri film bana kalırsa şimdiye kadar çekilmişlikler arasında temposu oldukça durağan.

Fakat durağan olmasına rağmen yine sıradan bir konunun yani Amerikan Film dünyasında artık ezberlediğimiz; kartelleşme, doğru olanın adalet savaşı, yaptıkları işten uzaklaştırmak için üzerlerine atılan iftira ve “iyinin kötülüğü altında” gerçeği ve yalnızca gerçeği ortaya sunabilme savaşı.

Bu savaşta; artık her seride evli, mutlu ve çocuklu Marcus’n beklenmedik kalp krizi tetikleyen gerçeklerin Mike’ın artık bir yuva kuracak olması ve partneriklerinin son bulma kaygısı ile şeflerine bağlılıkları; temelinde şimdiye kadar ki tüm serilerde verilen Aile, Sevgi, Dostluk, Ahlak ve Eitk scalasının sadece lokasyon olarak bir, iki kişiyi değil tüm dünyayı ilgilendiren olgular olduğunu hatırlatırken, filmin finaline doğru aksiyonu artıran Jurasic Park ve Timsah sahneleri içinde inandırıcı olmayan detaylara rağmen hep yüzümüzü güldüren Partneliğin özünü yeniden bizlere hissettirmesi oldukça keyifli.

Partner; iyi günde kötü günde tam teşkkül ruhunu en iyi bilebilen kişi olma özelliğini taşır. Dolayısı ile verdikleri mesajda son derece kıymetli.

Yüzbaşı Howard’ın haksız yere uyuşturucu suçu ile itham edilmesi, işi çözmeye çalışan ekip arkadaşlıkları, yeni bir evlilik, zamanında iyi şekilde değerlendirilemeyen baba ve oğul ilişkisinin farklı yansımaları ve işin içinde –gerçek sevgi- olduğu zaman buzların her şartta nasıl çözülebildiği bu filmde

Dediğim gibi ortada bir film ama Will Smith ve  Martin Lawrence’n o babacan biraz Danny De Vito tarzı için elbette izlenir.

Ve şimdiye kadar filmlerinde hak hukuk adalet ayrılmaz sac ayağını hep ifade etmeye çalışırken bunu eğlenceli bir üslûp ile sunan Will Smith’n geçmişte, şimdinin Barbie’si, Margot Robbie’n de çıkış filmi olan - Focus ve Gerçek Kötüler -Filmlerini düşündüğümüzde, bizlere çok şey kattıklarını yadsıyamayız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *