Kaçınılmaz son
1987 yılında yapılan referandumda siyasi yasakların küçük bir oy farkıyla da olsa kalkmasıyla 12 Eylül öncesinin liderleri Turhan Feyzioğlu dışında istisnasız siyasete döndüler. Aynı yıl yapılan erken seçim bu liderlerin yıllar sonra verdikleri ilk sınav oldu.
Yetmişli yılların milliyetçi cephe hükumetini oluşturan isimlerden Demirel yüzde 20’ye yaklaşan oyla Meclis’e geri dönerken, Erbakan ve Türkeş Meclis dışında kalmış, partilerinin toplam oyu yüzde 10’u ancak bulabilmişti. Ancak gerek seçimin baskın bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekse 12 Eylül’ün üzerinden fazla bir zaman geçmemiş olması nedeniyle bu seçim sonuçlarının halkın tercihleri açısından gerçek tabloyu ortaya koyduğu söylenemezdi.
Doksanlı yıllara gelindiğinde 12 Eylül rejiminin dinselleştirme yoluyla toplumu uysallaştırma politikası meyvelerini vermeye başladı. Merkez sağ bir önceki seçime göre oylarını korurken, Meclis’e girememe korkusuyla ittifaka giden Refah Partisi ile MHP’nin toplam oyları yüzde 17’ye ulaştı.
Meclis’e giren Refah Partisi’nin yükselişi ilerleyen yıllarda artarak devam etti. Buna karşın merkez sağın iki partisi DYP ile ANAP, yükselen siyasal İslam’a karşı mücadele etmek yerine birbirleriyle uğraşmayı ve adeta yalnızca birbirlerinden oy devşirmeyi hedeflediler.
Sonuç, her yapılan seçimde daha büyük bir fiyasko olarak sandığa yansıdı. DYP ile ANAP’ın 1995 seçimlerinde yüzde 38 olan toplam oyları, 1999’da yüzde 25’e, 2002’de ise yüzde 15’e kadar düştü. Böylelikle doksanlı yıllar boyunca adeta birbirlerini yiyen Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller’in siyasi hayatları, partilerini baraj altında bırakmalarıyla sona ermiş oldu. Bir diğer deyişle DYP ile ANAP, izledikleri siyaset tarzıyla birbirlerini aşağıya çekmiş ve yok olmuşlardı.
Buna karşılık yüzde 10 ile başlayan, yüzde 17 ile devam eden Refah Partisi ile MHP’nin toplam oyları 1995’te yüzde 30’a ulaşmış, Refah’ın devamı olan partiler de işin içine katıldığında her geçen seçim daha da yükselmişti.
1991 yılında seçim ittifakıyla başlayan ortaklık bugün devletin tepesinde farklı bir yapıda devam ediyor. Ancak yaklaşık 30 yıl süren yükseliş ivmesinin bu iki parti adına bugün de devam ettiğini söylemek zordur. 2015’in Kasım ayında yapılan seçimlerde yüzde 60’ı aşan AKP ve MHP oyları, son genel seçimlerde yüzde 46’ya kadar gerilemiştir.
Partiler sadece ANAP ve DYP gibi birbirlerini suçlayarak veya bel altı vurarak yok olmazlar. Kendilerinde büyük güç görerek her istediğini yapaya muktedir olduğunu düşünen ve bu sebeple halkın gittikçe yükselen rahatsızlığını ve tepkisini görmezden gelen partilerin veya ittifakların da şaşırtıcı bir hızla yok olmaya doğru sürüklenmeleri siyasi tarihimize bakıldığında olmayacak gelişmeler değildir. Yakın dönemde yaşananlar ışığında, Cumhur ittifakını bekleyen kaçınılmaz son budur.