Namık Kemal’den 150 yıl sonra hürriyet yine tehlikede
Bundan nice nice yıllar önce ortaokulda Türkçe öğretmenimiz bize Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi adlı şiirini ezberletmişti. 31 beyit, koyu bir Osmanlıca, hiç anlamadığımız kavramlar…
1867 yılında Sultan Abdülaziz döneminde, günün siyasal gereklerine göre yazılmış… Mecburen ezberlemiştim ama, bu angaryayı öğretmenin geri kafalılığı ya da işgüzarlığı olarak değerlendirmiştim. Osmanlı bitmişti, Hürriyet kasideleri tarih olmuştu, beyinleri o gibi demode şeylerle doldurmanın ne yararı olabilirdi!
Toy çocuk! Meğer hiçbir şeyin farkında değilmişim. Hürriyet özleminin zamanları aşan evrensel bir tema olduğunu nereden bilecektim! İnsanların geçmişten ders almadığını, potansiyel despotların her yerde fırsat kolladığını, hiç ummadığınız bir zaman ve yerde “Ne efsunkar imişsin ah, ey didar-ı hürriyet!” diye feryat edebileceğinizi!
Meğer o şiir ne kadar bilgi ve bilgelikle yüklüymüş! Meğer Osmanlı’da hürriyet mücadelesinin başlangıcını aşıp günümüzdeki Türkiye’nin özgürlük mücadelesini de kapsayabiliyormuş!
İRTİCA YÜKSELİYOR
Evet, “hürriyet”in bir kez daha yeniden tanımlanmaya çalışıldığı “reaksiyoner”, irticai zamanlardayız. Bu gericilik dinsel görünümler de alabiliyor ama özünde seküler. Öteki dünya ile değil bu dünya ile ilgili ve onu egemenliği altına almak için her silahı mübah sayıyor.
Dünyanın en zengin adamı, teknoperest Elon Musk bu tür irticanın peygamberliğini yapıyor. Onun müritlerinden Arjantin Cumhurbaşkanı Javier Milei, hayranı olduğu Elon Musk’ın “özgürlüğün en saf halini savunduğunu” söylemekte.
Bu mürtecilerin inandığı özgürlüğün özü, güçlülerin her istediğini söyleyebilmesi ve yapabilmesi. “Özgürlüğün en saf hali”, zengin sahiplerin kölelerini öldürebilme hakkının post-modern hali. Seküler mürteciler de bunu sosyal devleti tamamen tasfiye ederek gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Bu kafayla gidecek olurlarsa, sosyal güvenlik brandaları kaldırıldıktan sonra “özgürlüğün en saf hali”nin kurbanlarının öfke patlamasının ne kadar sert olabileceğini de göreceklerdir.
NAMIK KEMAL SÖYLEMİŞTİ
Atatürk’ün başlıca ilham kaynaklarından biri olan “vatan ve hürriyet şairi” Namık Kemal’in kasidesine gelince… Bir kez daha okurken “Vay canına, bunu da öngörebilmiş!” diyorum.
En önemlisi hürriyetin ve sosyal adaletin özenle korunması gereken değerler olduğunu şiir boyunca okurlara hatırlatması. Tamam, çağın durumundan ve egemen yargılardan, insanların samimiyetinden memnun olmayabilirsin, ama bu teslim olacağın anlamına gelmez:
“Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten /
Mürüvet-mend olan mazluma el çekmez i’anetten.”
(Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, iyilikseverler zavallılara yardım etmekten kaçınmaz)
Ya da:
“Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetden”
(Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, millet yolunda hizmetten kaçarsam kahpeyim.)
“Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-i hürriyet
Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten”
(Zulüm ile işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; eğer kendinde bir güç görüyorsan insandan idraki kaldırmaya çalış.
İDRAK TEHLİKEDE
Bu son beyitteki “idrak” sözcüğü çok önemli. Hem Namık Kemal’in yazdığı dönemdeki egemenleri hem de günümüzün çok farklı iletişim dünyasına hükmedenleri ilgilendiriyor.
“İdrak” derken Namık Kemal sanırım “akıl”, “sağduyu” gibi bilişsel yetileri kastediyor. Akıl, bu anlamda, “gerçeği kavrama yetisi” olarak kullanılıyor. Aydınlanmacılar gibi o da, sonunda kazanan doğru ve gerçek olacaktır demekte…
Tabii bunu, henüz dijital tufan bastırmadan, “idrak” gürültüyle boğulmadan önceki dönemde söylüyor. Ne yazık ki, günümüzde idrak de ağır saldırı altında. “Beyin çürümesi” deyimi bu yüzden geçen yılın en popüler yeni terimi seçildi.
Yalnız dünyada değil Türkiye’de de birileri gerçeklerin bilinmesini istemiyor. Geçen ayki sansür ve tutuklamalardan da anlaşılacağı üzere, başta siyasal iktidar, medyanın bir kısmı, RTÜK ve belirli çevreler “ademiyetten idraki kaldırmaya” çalışmakta…
Heyhat: Biz hürriyet düşmanlarına Namık Kemal kadar yüksek sesle meydan okuyamıyoruz!