Mesele 'Sezar' olmamakta...
CHP'nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aklı, anlaşılan hala 38. Olağan Kurultay'da kalmış. Bunu geçen haftaki açıklamalarından bir kez daha üzülerek gördüm.
Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerini nereye koymak gerekir, şaşırıp kalıyorum, bilemiyorum:
"Siyasette etik, ahlaki değerler, güven çok önemlidir. Arkadaşlarla kuracağınız ilişkiler, kader arkadaşı, yol arkadaşı olduğunuz kişilerle güven ilişkisi içinde götürürsünüz pek çok olayı ama bu güveni yüz yüze tartışmanın ötesinde arka kapıdan tartışılarak, farklı bir yol yürünmesi doğru değil. O açıdan ben kurultayda 'hançer' deyimini kullanmıştım. Yol arkadaşınızın size ihanet etmemesi gerekir."
DEĞİŞİMİN EBELİĞİNİ YAPMAK BAŞKA, HER ŞEY İYİ GİDERKEN HANÇERLEMEK BAŞKA
Mesele nedır biliyorum; mesele şu: Ortada bir 'Sezar' varsa 'Brütüs' de çıkar! Kılıçdaroğlu 13 yılda birisi tekrar olmak üzere beş genel seçim kaybetti. CHP'yi yüzde 22'ye çıpaladı. Üstelik 2023'te kendisini cumhurbaşkanı adayı olarak dayatarak yüzde 40-60 dengesindeki seçimi elverişli koşullarda kaybetti. Türkiye de beş yıl kaybetti ve bir çözümsüzlük adresi haline gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir beş yıl daha aldı. Yetmedi, Kılıçdaroğlu, 38. Olağan Kurultay'da aday oldu! Bu kadar başarısızlıktan sonra "pardon, istedim ama olmadı" diyerek bir kenara çekilmesini bileceksiniz. Çekilmezseniz, 'Sezar' olmaya kalkarsanız, partinin ve ülkenin kaderine seyirci kalmak istemeyenler çıkar; onlar da CHP'nin evlatları. İmamoğlu ve Özel el ele size destek olurken iyiydi değil mi? Ne yapsalardı? Sizin için partiyi ve ülkeyi mi yaksalardı? Onlar partide değişim olmadıkça ülkede değişim olmayacağı gerçeğini gördüler, kamuoyuna kulak verdiler ve harekete geçtiler. Nitekim 38. Olağan Kurultay da gerekeni yaptı. CHP'nin delegelerinin kapıkulu olmadığını herkes bilir. İkinci Adam İnönü'ye bile kapıkulluğu yapmayan delege size mi yapacaktı? Orada bile ikinci turda yarışı sürdürme basiretsizliğine nasıl düştünüz, doğrusu anlayamadım.
CHP DELEGESİ KAPIKULU DEĞİLDİR
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP 38. Olağan Kurultayı hakkında ileri sürdüğü "şaibeli kurultay" ifadelerine ilişkin olarak CHP lideri Özgür Özel'in bir açıklama yapması gerektiğini de açıklamalarında kaydetmişti. Neymiş?... Erdoğan'ın iddialarının ciddiye alınması gerekirmiş:
"Bu konuda partinin yetkili organlarının veya sayın genel başkanın çok açık bir açıklama yapması lazım. Ben, bu sorunun doğrudan muhatabı değilim. Doğrudan muhatabı aslında partinin genel başkanı. Ses çıkarılmazsa, pek çok soru işareti sıradan vatandaşın bile hafızasında yer alır. Bu beni rahatsız ediyor. Partinin yöneticilerini de rahatsız etmesi lazım. Bunu söyleyen kişi, bir partinin genel başkanı ve cumhurbaşkanı. Bu ağır bir suçlamadır. Bu bireysel bir olay değildir."
Neyse ki Özel, gazetecilerin sorusu üzerine taşı gediğine koydu:
''Sayın Erdoğan’ın bir siyasi partinin içini karıştırmak için söylediği sözlere yanıt vermeye kalksak... Sayın Erdoğan, 14 yıl önceki kurultayımıza da, Sayın Kemal Bey’in geldiği kurultaya da olmadık şeyler söylüyordu. Bir gün cevap verdik mi? Kemal Bey, buna bir gün cevap verdi mi? Buna cevap mı verilir?"
Kılıçdaroğlu'na gidin torun sevin demiyorum, hep şunu öneriyorum; bakın Karayalçın, Çetin, Öymen ne yapıyor; siz de onlar gibi yapın. 13 yıl genel başkanlık yaptınız; beş genel seçim, iki referandum, bir yerel seçim kaybettiniz; evet, 2019 yerel seçimlerinde bir kez partinin yüzünü güldürdünüz ama 2023'te bunun semeresini partinin almasını kendinizi dayatarak engellediniz. İktidarın değişmesini isteyen kamuoyu da, parti kamuoyu da sizden bir şey bekliyor; ilk girdiği yerel seçimde CHP'yi oy sıçraması ile birinci parti yapan ve henüz bir genel seçime girmeyen CHP yönetimine yardımcı olmanızı, şans tanımanızı... Ki, cari yönetim ve genel başkan üst üste iki seçim kaybederse Kılıçdaroğlu gibi 13 yıl koltuğa yapışamaz. Tıpış tıpış gider. CHP'nin delegesi yukarıda dediğim gibi kapıkulu değildir. Sizi gönderdiği gibi yeri zamanı gelirse babasının oğlu olsa gönderir.
