Arktik Okyanusunun Tehlikeli Cazibesi

Arktik Okyanusu veya Kuzey Buz Denizi üç kıtanın birbirine en yakın olduğu, buzullarla kaplı 27 milyon km2 lik bir alan. Bölgenin kıyıdaş ülkelerine Arktik altılısı deniyor. Bunlar ABD, Danimarka, İzlanda, Kanada, Norveç ve Rusya. Bölgedeki uzlaşmazlıkların geçmişi 20. yüzyılın başına kadar gitmekle birlikte kıyıdaş ülkeler, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku sözleşmesine göre karasularını, kıta sahanlıklarını ve Münhasır Ekonomik Alan(EEZ) sınırlarını belirlemiş bulunuyor. 1982 den bu yana en büyük değişiklik Sovyetler Birliğinin çökmesi. Tabii bu Arktikteki en uzun kıyı şeridinin yüzde 53 lük bir payla Rusya’ya ait olması gerçeğini değiştirmedi. Sonra sırasıyla Kanada, Grönland nedeniyle Danimarka, İzlanda ve Norveç geliyor. Arktik Okyanusa kıyısı olmayan Finlandiya ve İsveç’in bölgede komşularının çıkarlarını desteklemekten öte iddiaları yok. ABD nin Arktik kıyısı ise 30 Mart 1867 da Rus Çarından 7.2 milyon Dolara aldığı Alaska kıyıları ile sınırlı[1]. Sürdürülebilir çevre ve iklim değişikliği tartışmaları, 1992 den itibaren bölgenin önemini yeni bir düzleme taşıyınca, eriyen buzullar nedeniyle çevreye yayılan mikro organizmalar kadar, erişilebilirliği artan nadir mineraller ilgi odağı oldu. Ayrıca küresel ticaret açısından kısa ve alternatif ulaştırma yolu olarak hem bölge, hem de bölge dışı aktörlerin, bu zengin coğrafya ile ilgili gizli veya açık emellerini ortaya çıkardı. 1996 da Ottowa Deklarasyonu ile Arktik konseyinin kurulması, Avrupa ve Asya’dan 14 ülkeyi gözlemci statüsüne yükseltince, Arktik Okyanusu daha fazla ülkenin merceğine takılmaya başladı. Bunlar arasında Suudi Arabistan gibi petrol ve doğal gaz zengini ülkelerin de olması ilginç değil mi? Tabii dünyadaki her ülkenin, kıyıdaşların kıta sahanlıkları dışında kalan uluslararası buzlu sularda hakkı var. Bölgede hala çözülememiş sorunlar mevcut. Ama şimdi Amerika’nın Danimarka’yı Grönland üzerinden NATO’nun bile engelleyemediği bir siyasi gerilime sürüklemesi ve beklenmedik bir psikolojik savaş söz konusu.
Kestirme Geçit, Zengin Mineral Yatakları
Bugüne değin temkinli bir işbirliği çizgisinde yürütülen ilişkiler Ocak 2025 den beri Trump yüzünden bir güç çatışmasına dönüştü. Öyle ki Trump, işi NATO ortağı Danimarka’yı, Grönland’ı ilhak etme (Kanada’yı da 51. eyaleti yapma) tehdidine vardırmış durumda. Bu mütecaviz iddianın birkaç nedeni var: Buzul erimeleri nedeni ile Arktik okyanusunun yeni, ucuz bir deniz ticaret ve turizm rotası haline gelmesine en çok Çin’in rağbet etmesi ve bu güzergâhı kullanmaktaki ısrarı. Tabii ABD Çin’i burada durdurabileceğini sanıyorsa yanılıyor. Ayrıca bölgenin doğal bir soğuk hava deposu olması nedeniyle buradaki Küresel Tohum Deposunda, büyük felaketlere karşı 500 milyon yedek bitki tohumunun saklanması[2], ABD için önemli. Bölge balıkçılık filoları açısından da stratejik. Bunun iki okyanusa hâkim ABD için bir önemi olmayabilir. Ama okyanus tabanındaki altın, grafit, kobalt, lityum ve uranyum gibi minerallerin varlığı kadar zengin yenilenebilir ve fosil enerji kaynaklarının zenginliği, kıyı uzunluğu, kıta sahanlığı ve EEZ açısından Rusya karşısında dezavantajlı olan ABD yi durumunu düzeltme çabasına teşvik etmekte. Grönland’ın bölgedeki nadir minerallerin yüzde 70 ine sahip olması da ABD nin iştihasını kabartıyor. Trump adayı alarak Amerika’yı daha büyük yapacağını, böylece jeopolitik denge bakımından Rusya ile başa baş duruma getirebileceğini hesaplıyor. Bu amaçla, müttefiklerini karşısına alma pahasına Danimarka’ya gözdağı veriyor. ABD nin 1946 da satın almak istediği Grönland’a olan ilgisi, 1979 da adanın yarı özerk statü kazanmasıyla askeri açıdan artarak devam etmiş. Daha önce Thule Hava Üssü olan şimdiki Pituffik Uzay Üssü, ABD için adanın kuzeybatısında en önemli stratejik askeri üs olma özelliğine sahip. Pitufik üssünün çevredeki füze hareketlerini tespit ve takip edebildiği, yörünge hesaplayıp füze savunma sistemlerini etkinleştirebildiği bir yer olması, işin bahanesi. Gerisi ticari heves. Grönland, NATO’nun ve stratejik ABD çıkarlarının kumar masasına yatırıldığı bir yer olmaması gerek. Adaya askeri müdahaleyse zaten akıl dışı.
ABD’nin Zorladığı Kapı
Grönland Kanada’dan kopmuş ama pek uzaklaşamamış bir kara parçası gibi. Geçmişte Büyük Britanya İmparatorluğunun sömürgesi olan Kanada’nın ada üzerinde hiç bir iddiada bulunmaması ilginç. Ama şimdi Trump’a inat Ottowa’dan bir “Grönland bizim olmalı” avazesi yükselse fena olmaz. Tabii 1996 Ottowa zirvesine ev sahipliği yapmış bir ülkenin, uluslararası hukuk dışına çıkması beklenmemeli. İnuit halkı, 4000 yıl önce Kanada’nın Nanavut bölgesinden Grönland’ın kuzey batısına göç etmiş. Ada 9. yüzyılda Viking istilalarıyla Norveç Krallığına bağlanınca da itiraz olmamış. Norveç’ten 1814 de ayrılan Danimarka’nın sömürgesi haline gelmesine ve 1953 de sömürge statüsü sona erince Danimarka ile olan bağlılığını sürdürmesine de ne Birleşik Krallık, ne de Kanada karşı çıkmış. ABD 1946 da sarı lira sayıp almaya kalkınca, kesinlikle reddedilmiş. Adanın stratejik önemi yeni fark edilmiş değil. Bu nedenle askeri üsler önemli. Yarı özerk Grönland Danimarka’yla olan bağı nedeniyle NATO güvencesi altında. Bu herhalde adadaki bağımsızlık taleplerinin bastırılmasında etkili. Stratejik konumundan öte ada ekonomisinin büyük ölçüde ticari balıkçılık ve küçükbaş hayvancılık gibi geleneksel faaliyetlere dayanması ekolojik açıdan değerli. Grönland ekonomisi yoğunlukla Danimarka ile ticarete, balıkçılık ve hayvancılık ihracatına bağlı. Nitekim 2023 yılında GSYİH sının yüzde 23 ü Danimarka’ya ihracattan kaynaklandığı biliniyor. GSYİH sının 42 si kamu harcamalarına, yüzde 20 si ise Danimarka’dan yapılan transferlere bağlı. Şimdi Danimarka’nın yıllarca ihmal ettiği suçlamaları, bu transferleri arttırabilir. Ayrıca Grönland çeşitli AB fonlarından yararlandığına göre[3], gözden geçireceği yıllık bütçesinden AB Grönland’a daha fazla pay ayrılabilir. Grönland kazanır. Ama Putin Alaska’yı veya Aleut adalarını geri isterse, ABD Grönland’a giderken evdeki topraklarından olabilir. Rusya’yı yine komşularının topraklarına göz dikmeye cesaretlendirir. Çin bu fırsatla, Güney Pasifik’te beklenenden çabuk ve sert kasırga estirmeye başlar. Pamuk ipliğine bağlı dengelerin bozulması ise, her yerde kriz çıkaran Trump’ın yönetim becerisini aşar. Asıl sorun da bu.
[1] ABD nin Alaska’daki kara suları sadece 12 deniz mili, bitişik bölgesi( contiguous zone), 24 dm ve EEZ si 200dm.
[2] Org. Yalçın Ataman’ın(2023 de başlayan ve 2025 başında güncellenen) henüz yayınlanmamış çalışmasından.
[3] Anna, Fleck (March, 24, 2025) “Greenland’s Economy Depends on Fishing and Danish Subsidies
Greenland”, Statista, https://www.statista.com/chart/34175/greenland-gdp-in-current-prices