İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara

Korku!...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Korku!...

İnsanın en eski, en tabii hislerinden biridir korku. Sonradan öğrenileni varsa da ekseriyetle içeriden bir yerden gelir. Sevmek de öyledir, gülmek de, keyiflenmek de…

Peki bu kadar bizdense, korkudan niçin korkulur?

Elbette korku düşmanımız olamaz. Mesele korku gibi, ağlamak gibi, tükenmek gibi hislerin; sevmek, neşelenmek, gülmek nevinden duygulara baskın gelmesinden kaynaklanır. Menfi hisler öne çıktıkça insan geriye düşer…

Yoksa herkes korkar! Bir bebek şefkatsizlikten korkar, bir çocuk oda köşelerine sızan karanlıktan… Ve işte bu yaşlardan itibaren karanlık korkunun rengi olur!

Büyüdükçe korkular da değişir. Çoğumuz artık oda köşelerine sızan karanlıktan değil de hayat şartlarının ömre yaydığı karanlıktan korkarız… En çok da karanlığın, geleceği görünmeyecek şekilde kapatmasından… Aydınlık gelecek, parlak yarınlar isteyişi de bundandır…

Öyle ki gelecek muğlaklaştı mı bundan artık herkes etkilenir… Tıpkı çevremizde şahitlik ettiğimiz gibi…

Gençler geleceğe doludizgin koşmaktan korkuyorlar. Emeklilerse, emekleye emekleye sürdürdükleri hayatlarının durmaya mecbur bırakılmasından…

Her korku insanda o korkuya karşı bir savunma mekanizmasını harekete geçirir; bir tepki oluşturur: Bebek altını doldurur, çocuk avazı çıktığı kadar bağırmak suretiyle ağlar, gençler asileşir, yaşlılar silikleşir…

Herkes gibi iktidarın da bir korkusu var ve o korkuda da tuhaftır ki iktidardan düşmek!

Her korkuya altını doldurarak, feryâd-figan ağlayarak tepki verilmez ya… İktidarın da bu korkusuna tepkisini taifesinin abuk-sabuk konuşmalarında görmekteyiz… Yok, “AKP’ye verilen her oy sevap hanemize işlenmektedir”; yok, “Bir bakarsınız CHP kapatılmış…” gibi mantıktan uzak laflar bunlar… Mantık yürütülmesi gereken mevzu ise iktidarın neden bu kadar çok muhalefet olmaktan korkmasıdır?

En güzel yıllarını ülkesinin bağımsızlığı için hem cephede hem de diplomasi masalarında savaşmakla geçiren millî kahraman koskoca İsmet Paşa dahi, on iki sene tek adam vasfıyla oturduğu koltuğundan inip Meclis’teki muhalefet sıralarına geçmesini bilmişti. Az buz değil, on sekiz sene muhalefet liderliği etti! Şimdikilerin İsmet Paşa’dan fazlası olamayacağına göre eksiği var herhalde diye düşünmeden edemiyor insan…

Demokrasilerde daimi iktidar zaten mümkün olamaz. Halk yerine getirdiğini beğenmezse selefi tekrar başa getirmesini de bilir… Süleyman Demirel altı kere gidip, yedi defa gelmemiş miydi?

Korku tabiidir; her yerde, her yaşta karşımıza çıkar. Hatta bazıları anlaşılmayabilir… Korkulara kabahat bulmamalı, onlardan korkmamalı çünkü biz insanların bir tarafıdırlar artık. Zaten esas kötü şey insanın korkusunun olması değil, insanın korkunç olmasıdır!

Hep beraber korkuları aşacağımız, mutluluğa taşacağımız günler görmemiz temennisiyle…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *