İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4667 %-0.05
36,5241 %-0.22
3.501.531 %2.297
3.071,15 0,58
Ara

TL 1 günde %14 değer kaybetti. Sebebini kim açıklayacak?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
TL 1 günde %14 değer kaybetti. Sebebini kim açıklayacak?

18 Kasım’da faiz 1 puan eridi, paramız ise %5 değer kaybetti. Yani, faiz kararı açıklanırken 1 lirayı yazı tura için havaya atan vatandaşın parası yere düştüğünde 95 kuruş oldu. Dolayısıyla ülkemizi ikiye bölen faiz kararını geçmişe ışık tutarak değerlendirmek gerekir. Ne de olsa tarih tekerrürden ibaret.

24 Ocak kararları nedir?

1980 yılında Özal başbakan müsteşarıyken hazırladığı 24 Ocak kararları, Türkiye’nin liberalleşmesini keskinleştirdi. Kararlar çerçevesinde dış ticaret serbestleşti, %32 devalüasyon ile kurlar günlük olarak ilan edilmeye başlandı, sübvansiyonların büyük çoğunluğu kalktı ve başta ihracatta olmak üzere vergi indirimleri/iadeleri yaygınlaştırıldı. Kısaca günümüzdeki sisteme en yakın ve en hızlı şekilde geçilmiş oldu.

Tez anti-tez

Turgut Özal o yıllarda liberal bir bakış açısıyla bir tez sundu. Gerekçelerini açıkladı, insanları ikna etmeye çalıştı. Dünya’nın takip ettiği ekonomik modele bizlerin de geçme gerekliliğini anlattı. Bunu tabii ki tek başına yapmadı. Basın ve bilim insanları ile tartışmaya sunuldu bu kararlar. Özal’In bu tezine de bir anti-tez geliştirdi karşı olanlar. Devletin pasifize edildiğini ve daha devletçi bir yapıda olması gerektiği savunuluyordu. Bazı iktisatçılar bunu işçi sınıfını ezen bir ferman olduğunu söylüyordu.

80’den bugüne geldiğimizde yine bir ekonomik model tartışması var. Bu sadece 94 yılındaki gibi faizi düşük tutmak değil. Bizlerin iktisat okurken kitaplarda görmediği cari açık kapatarak enflasyonu düşürmek ve faiz enflasyonun sebebidir. Kavraması zor savlar.

Bahsettiğim “ekonomik yönetim biçimine” karşı olan bilim insanları ve iktisatçılar her yerde gerekçeleriyle durumu izah ediyorlar. Tek tek isim saymaya gerek yok. Ekonomi alanında en çok güvenilen iktisatçıları sıraya dizsek hepsi hükümetin politikasının yanlış olduğunu dile getiriyordur.

Benim ilgimi cezbeden kısım hangi bilim insanları hükümetin bu politikasını destekliyor. İktidara ve yakın olan kaynaklara göz atalım.

Nurettin Canikli (AKP Ekonomi İşler Başkanı): Ne medyada ne de sosyal medyada konu hakkında konuşmamış. İktidarın ekonomiden sorumlu kişisi konuşmayacak da kim konuşacak? Ekonomi İşleri Başkanlığı’nın diğer üyelerinde de ses yok.

Yiğit Bulut (CB Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi): Hükümetin politikalarını destekleyenler arasında önde geliyor. İktisat ile ilgili son açıklaması gördüğüm kadarıyla aşağıdaki gibidir.

 

Korkmaz Karaca (CB Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi): Google’a Korkmaz Karaca ismini yazdığınızda en çok karşınıza çıkan sonuç “Korkmaz Karaca kimdir?” haberleri. Beyanlarıyla veya demeçlerinin olduğu haberler kendisinin kim olduğunu anlatan haberler kadar çok okunmalı. Sayın Karaca medyada hem kendini hem de temsil ettiği iktidarın savunduğu cari açık kapatarak enflasyonu düşürmek ve faiz enflasyonun sebebidir tezini iktisadi olarak açıklasa.

Yeni Akit: Gazetede yazı yazan ve ekonomide konunun uzmanı birisini göremedim. Ama aşıdaki haberi gördüm. Mevcut siyasal iktidar bu ülkeyi 20 yıldır yönetiyor ve faizi de hükümet politikaları belirliyor. Mesela Ekim 2021’de, başkanlık sisteminin 3 yılında Dünya’nın en yüksek 10.politika faizine sahip ülkesiydik.

 

Sabah: İktisatçı Kerem Alkin genellikle yazılarında Dünya Ekonomisi ile ilgileniyor. Son yazısında TÜİK’in büyüme rakamını yazmış. Umarım hükümetin yeni politikasını kamuoyunda tartışan iktisatçı olur.

Yeni Şafak: Son yazılar itibarıyla ekonomi hakkında bilimsel yaklaşım yapan tek bir kişi var. O kişi de MB Başkanı oldu zaten.

Hürriyet: Ankara Temsilcisi Hande Fırat faizlerle ilgili bir yazı kaleme almış. CB’na yakın kaynaklara göre İktidar, 2023 seçimlerine yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik oranlarıyla gitmek istemiyor. Yatırımları arttırarak, işsizliğin azaltılması amaçlanıyor. Ama anlamadıkları şu: yatırımcı öngörülebilir ülkeye yatırım yapmak istiyor. Ama Türkiye öngörülebilir olmaktan çıkalı çok oldu. Ayrıca koca iktidara yakın medyada bir tek Hande Fırat mı açıklayabiliyor? Hesap verilebilirlik de güven tahsisi için olmazsa olmazdır.

Türkiye tarihinde belki de ilk kez fikri bir münazara tek tarafın savlarıyla tartışılıyor. Geçtiğimiz haftalarda “sadece muhalif ekonomistlere bakıyorsun” diyen bir yakınıma kulak verip faiz-enflasyon-cari fazla sarmalını bilimsel olarak açıklayan işin uzmanı aradım ancak maalesef hayal kırıklığına uğradım.

Hangi Faiz Düşük?

Mevduat faizleri dışında diğer bütün faizler yüksek. Örneğin 10 yıllık tahvil faizleri son yılların zirvesinde. Aşağıdaki grafikte görülebilir. “Düşük faizle” acı reçete yazılırken bunun sorumluluğu sadece vatandaşa yüklenmemeli.

İktidarı temsil eden siyasetçiler ve iktisatçılara açık ÇAĞRIMDIR.

İster adına Z ister Teknofest kuşağı diyelim. Ama bizlerin ikna edilmesi gerekiyor. Ne uğruna faizle böyle bir oyun oynanıyor bilimsel olarak açıklanmalı. Benim alanım ekonomi diyen Cumhurbaşkanı dışında kimse konuşmuyor. Niye konuşmuyor/konuşamıyor?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *