İstanbul
Rain and snow
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,9253 %0.02
37,4685 %0.08
97.586,46 %-0.496
3.313,76 0,27
Ara

Yardım istemek, yardım etmek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yardım istemek, yardım etmek

Navigasyonlar çıkmadan önce ülkemizde, araba kullanan beylerde şöyle bir durum vardı.  Genelleme hadi yapmayım da bazı kişilerde diyelim. Nasıl olsa kendini bilen bilir.  Yoldasın, gitmek istediğin bir adres var. Belli ki yanlış bir yolda dönüp duruyorsun, kaybolmuşsun  ama kimseden yardım istemiyorsun.  Adresi sormamak için inatla ben bulurum diyerek yola devam ediyorsun. Reklamcılık yaptığım zamanlardan örnek vereyim,  ulaşımımızı sağlayan şoförlerimiz gerçekten çok şahaneydi. Ancak  randevuya geç kalacağız çığlıkları gelmeye başlayınca etraf şöyle bir taranır, uygun birisini gördüğünde özellikle dayı diye söze başlayıp bu yol nereye çıkıyor diye çetrefilli sorular sorulurdu. Bu yol nereye çıkıyor demek ne? Neden tam adres ya da firma sorulmazdı. Adres ,firma ismi o kadar zor o ağızdan çıkarak sorulurdu ki, işte o zamanlar delirme anları yaşardık. Özellikle randevu adreslerini önceden verirdik. Onlarda yol tarifi alır, sonra tamam anladık, biliyoruz orayı, gidelim derlerdi. Sonuçta işte anlattığım bu sahneler  o kadar çok yaşanırdı ki gurur,inat, ego havalarda uçuşurdu. Biliyorum denmiş ya geri adım atılır mı hiç? Sonuçta randevu saatine 10 dakika geç kalsak, bazı müşteriler üzgünüz, geç kaldınız prensip gereği başka bir güne randevu alın diyip, ret edilmişliğimiz, geri çevrilmişliğimiz de çok olduğundan herkes stresli olurdu. Bunları şimdi kocaman bir gülümsemeyle hatırlayarak yazıyorum ama o zamanlar yaşarken öyle olmuyordu. Reklam satmak, para kazanmak, hedefleri tutturmak zorunluluğu içinde, her anımız stres ve gerginlik içinde yaşanırdı. Tabi şimdiki gibi profesyonel bir şekilde hayatı, duygu durumlarını yönetmeyi, o zamanlar bilseydik her şey daha kolay olur, stresi yöneten biz olurduk.

 Şimdi bu hikayeden hadi şu an ki hayatlarımıza geçiş yapalım.

Soru sormak mı zor yoksa yardım istemek mi ya da kaybolduk,çıkış yolunu bulamıyoruz demek mi ? Bir de bilmiyorum demek yerine her konuda bir fikir beyanında bulunmak, sanırım biz canım ülkemin güzel insanlarına özel diye düşünüyorum. 

Soru sormanın önemini daha önceki yazılarımda çok defa sizlere anlattım. Soru sorun, sorgulayın. Araştırın öğrenin. Kendi filtrelerinizden geçirin. Her zaman gerçekleri bilmeyi seçin. Sorular bambaşka kapılar açacaktır. Aradığınız çözümler sorduğunuz sorularla gelecektir. Ayrıca sorularla geçen haftaki yazımda anlattığım gibi insanların duygu durumlarını da değiştirebilirsiniz.

Yardım istemek sizce neden bu kadar zor?

Bir danışanım şöyle demişti. İnatla ısrarla 8 senedir eşimden ilişkimizi düzeltmekle ilgili yardım istedim.  Hiç bir şey yapmadı. Çözümü ısrarla onunla bulacağımıza inandım.  Her yolu denedim. Üzüntümü anlattım, kızgınlığımı kustum, öfkelendim,  ağladım, yalvardım en sonunda sustum yok hiç bir şey değişmedi. Boşanmaya karar verdim. Süreç kolay olsun istedim. Senden yardım istedim. Bu sefer seninle bakış açımı, davranışlarımı çok şeyi değiştirdim. Bir çok çalışmayla, kendime ne yaptığımı, eşime ne yaşattığımı gördüm. Sonuçta boşanma değil, nikah tazeleme yaptık.Her şey ben değişince ben kendime doğru adımlar atınca değişti.

Bu örneği verdim sakın burada yanlış bir anlaşılma olmasın. Ben insanların evliliklerini kurtarmıyorum. Ben insanların kendilerini bulma yolculuğunda, yarattıkları sanal hikayelerden onları çıkartıp, yol arkadaşlığı yapıyorum. Aslında yolculuklarında bir tabela oluyorum. Seçimleri insanlar yapar. Ne yapacaklarına onlar karar verir. Çoğu insanın evliliği düzelir, çoğu insan ise boşanır. İkisi de sadece yeni bir başlangıçtır ve her yeni başlangıç güzel ve güvenlidir. Birbiriyle geçinmeye gönlü olan , mutlu olmak isteyen herkes, sonuçta bir çözüm yolu bulur.

Buradaki konu başka, ısrarla sorun olan yerde suçlu olarak gördüğünüz, içten içe suçladığınız kişiden  yardım istemek. Önce suçlamayı bırakmak gerekmez mi? Suçlu ne yapar, ret eder. savunmaya geçer.  Sadece yaşanan durumları ,tüm sorunları onun çözmesi gerektiğine yapıştığınızda kilitlenme yaşıyorsunuz. Aslında özde bu kadın sorunlarına ,kocasına yapışmayı, inatla karşındakini değiştirmeye çalışmayı, onu suçlamayı, tutunmayı  bıraktığında, her şeyi serbest bıraktığında, ayrılma kararı aldığında zaten evliliği düzelmişti. Geri kalansa, kendisiyle ilgili olandı. Kendi ailesinden kopyaladığı, onlardan öğrendiği aynı hikayeyi kendisine yaşatmasıyla ilgili davranış şekillerini, o alışkanlıkları bıraktığında da kendini özgürleştirdi. Aralarındaki ilişki ikinci bir balayı oldu.

Ne yardım istemek kendini küçültmek demektir, ne de yardım etmek kendini üstün görmek demektir. Ben birine yardımcı ya da destek olabiliyorsam, bendeki bir armağanı onunla paylaşabilmenin mutluluğunu yaşarım. Başkası bana yardımcı oluyorsa,  yine ne mutlu bana ki ondaki şahane armağanı benimle paylaştığı için, gelen destek ve yardımı şükürle, sevgiyle kabul ederim.

Diğer taraftan ise  hep şöyle bakarım yardım olayına. Bu benim tabi ki Tanrı inancımla da ilgili. Ben birinden yardım istedim mi karşımdakinin beni ret etmesi umurumda olmaz. Çünkü ben o kişiden yardım isterken, aslında benim yardım dileğim artıkTanrı'dadır. İşte o zaman o kişi bana yardımcı olmasa bile, bana yardım edecek olan başka bir kişi zaten bana gelir.Tüm işlerim çözülür.  Her zaman böyle de olmuştur.

Yardım istemenin önündeki en büyük engel ya da korku, ret edilmektir. Bu yüzden yardım istemek ağır gelir insana. Gurur yapılır. Halbuki ret edilirsen ne olur ki? Sen hiç kimseyi ret etmiyor musun?  Kendine tanıdığın hakkı, neden başkasına vermiyorsun ki? Amaç ne burada? İşinin, sorununun çözülmesi değil mi? Biri ret ediyorsa başkasına git, o da kabul etmiyorsa başkasını ara bul. Bunu yeter ki sen zorlaştırma. İçerleme,küsme, kimse bana yardım etmiyor diye kızma, kendine acıma, sessizlik içinde kendini kapatma, kimseyi suçlama yeter ki.  Ya da ben sana, bugüne kadar neler yaptım senden bir şey istedim onu da yapmadın deme. Bunu düşünme bile. Başkalarına da kendini suçlu ya da sana karşı borçlu hissettirme.Verdiklerin için karşılık bekleme.

Yeter ki  sen tüm inancınla aramaya, yola devam et. Yoldan çıkma, vazgeçme. Ne kendinden ne hayattan, ne de güvenmekten asla vazgeçme. Sana yardım edecek sana destek verecek birileri var bu dünyada, asla yalnız değilsin. Sadece bunu bil.

Parasızsan, para bulmak için tüm iş kapılarını çalarsın,çünkü paran yoktur iş bulmak zorundasındır,  sana kapanan kapılara aldırış etmeden yola devam edersin. belki o kapılar senin kendi işinin patronu olman için kapanıyordur.  Temizlikçi ararsın günüm yok der, hemen başka temizlikçi bulmaya çalışırsın. Desteğe,yardıma  ihtiyacın vardır, bir bakarsın başka bir temizlikçi gelir eskisinden de iyi çıkar. Bazen bazı ret edilişlerde sana daha iyilerini getirir, bu yüzden sakinliğini koru ve dengede kalmayı öğret kendine. Seni ret edenlere, gün gelir teşekkür etmeyi öğrenirsin belki de.

Lütfen bana yardım et, sana ihtiyacım var sözünün karşısında kim durabilir ki? Muhakkak sana uzanan bir el olacak. Sen Tanrıdan istiyorsun, hayattan istiyorsun, insanlarsa sadece bir aracı olacak. Senin için sana özel kapılar açılacak. Sana yardım edecek, sana destek olacak biri muhakkak gelecek. Belki bir bakacaksın, sen kendine yardım eden olmuşsun. Hepsi bir seçenek. Hangi seçenek senin için uygunsa o olacak. Birisinden yardım istemekte çok güzeldir ayrıca. Düşünsene kendine almayı, istemeyi öğretirsin, karşındakine de vermeyi deneyimletirsin. 

Lütfen artık gurur ve inatla da işinizi bitirin. İnsanları olduğu yere hapseder bu duygular. Gurur yerine onurlu olmak daha büyük bir erdemdir. Onurlu olmayı seçin. Gurur ve onur ne demek  lütfen Google' dan öğrenin. Ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.

Kuru inadınızı bırakın. İnadınızın da yönünü değiştirerek yaşamak şahane olur.  Hedeflerinize isteklerinize ulaşmak için, kendi mutluluğunuzu yaratmak için inat edebilirsiniz. İnat ettim başardım diye kendi güzel hikayelerinizi yaratın.

 Sonuçta birlik beraberlik içinde, birbirimize destek vererek, yardımlaşarak hayatlarımızı daha kolay daha yaşanır, daha keyifli  hale getirebiliriz. Birbirimizi daha çok dinleyerek, anlayarak, sevgiyle sarıp sarmalayarak yaşamakta en büyük destek değil mi?

Hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Tek başımıza değil, birlikte en güzel hayatları, en keyif veren hikayeleri yaratalım. Hep beraber  Türkiye de öyle bir hayat yaratalım ki, yaşayan her canlı, herkes, çocuk, genç ,yaşlı, gülümseyerek, güvenle sokaklarda dolaşsın.

Sana, yardımına, desteğine, yanımızda olmana birlikte hareket etmeye ihtiyacımız var.

Sana nasıl yardımcı olabilirim?

İşte bu  iki cümleyle birbirimizde olan en güzel armağanlarımızı paylaşalım ve  birlikte el ele, ilerleyip yükselelim.

Işık ve sevgiyle kalın

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *