İstanbul
Parçalı az bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8609 %0.2
37,2521 %-0.26
102.419,47 %-1.927
3.228,24 0,39
Ara

Yine paralel tehlike mi var?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yine paralel tehlike mi var?

Yine paralel tehlike mi var?

Kadir Serkan Selçuk

Yeni atanan kayyımların, açılan soruşturmaların, gerçekleştirilen tutuklamaların özellikle son 10 güne sıkışması, geçmişe baktığımızda AKP iktidarının göstermeye cesaret ettiği bir tavır değildi. Erdoğan ve çevresinin izlediği yöntem, antidemokratik uygulamaları belli aralıklarla gerçekleştirmekten, bunlara karşı verilen tepkileri gözlemleyerek nabız yoklamaktan ve gerekirse geri adım atmaktan ibaretti.

Ancak bu defa öyle olmadı. Demokrasiyi ve özgürlükleri kısıtlayan hamleler üst üste geldi. Tepkiler, protestolar görmezden gelindi. Taktik gereği olsa bile geri adım atılmadı.

Bütün bunlara bakıldığında, bu yapılanların tek bir odağın, yani sarayın hamleleri olduğunu iddia etmek kolay değildir. Gelişmelerin, iktidar içerisindeki farklı odakların birbirlerine karşı sergiledikleri dolaylı güç gösterilerinden ibaret olduğunu söylemek daha gerçekçi bir yaklaşım olur.

Güç gösterilerinin neden doğrudan değil de dolaylı yapıldığını anlamak için de geçmişe gitmek gerekir. 17-25 Aralık operasyonları ve ardından yaşanan tasfiyeler, net bir örnek olarak mevcut odakların karşısında durmakta, Erdoğan ve ekibine karşı açık bir hamlede bulunmayı zorlaştırmaktadır. Ancak bu ürkeklik, iktidar içinde seneler sonra tekrar farklı yapıların oluşmuş olduğu gerçeğini değiştirmez. Buna göz yumanların ise bir defa daha “Aldatıldık” demeye hakları kalmamıştır.

Bu defaki farklılık, kavganın iktidar odakları içinde açıkça yaşanmasından ziyade muhalefet kesimlerine yönelmesidir. Bir başka deyişle, bu odaklar güçlerini muhalefete yüklenerek birbirlerine göstermekte ve bu şekilde karşı tarafa gözdağı vermektedirler.

İktidar içindeki belli yapıların sarayın kontrolünden çıkmış olması, her ne kadar henüz açık bir mücadele görülmese de yakın süreçte devletin tepesinde ciddi bir hesaplaşmaya gidilmesi sonucunu doğurabilir. Bu daha önce de gördüğümüz ve pek de yabancısı olmadığımız bir durumdur. Ancak bu hesaplaşmanın ardından Erdoğan’ın iktidarını korumak adına yeni ittifaklar bulması da artık oldukça zordur.

Ortaya çıkan tabloya bakıldığında, muhalefet açısından iki önemli avantajın ortaya çıktığı söylenebilir. Bunlardan ilki, gerçekleştirilen operasyonlar ışığında iktidar kanadının demokrasiyi rafa kaldırmış olduğunun halka rahatlıkla anlatılabileceği gerçeğidir. Uzlaşı siyaseti iktidar eliyle çökertilmiş, muhalefetin karşılaşılan sertlik oranında karşı koymasının zemini oluşmuştur.

İkinci avantaj ise iktidar içinde yaşanacak olan ve gittikçe belirginleşen muhtemel kavgadır. Altılı masa sürecinde yaşananları Erdoğan nasıl değerlendirdiyse ve seçimi önde tamamladıysa, çatlak belirginleştiğinde aynısını yapma sırası muhalefete gelmiştir.

Ortaya çıkan ve çıkması muhtemel avantajların değerlendirilebilmeleri için atılması gereken öncelikli adım, adayın bir an önce açıklanması ve böylelikle bir önceki seçimde olduğu gibi toplumda belirsizlik algısının oluşturulmamasıdır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *