İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7508 %0.01
37,3191 %-0.56
103.034,54 %3.513
3.172,74 0,69
Ara

Kaz da kazmış ha! Kampanya sokağa indi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kaz da kazmış ha! Kampanya sokağa indi

“Yoktur birbirimizden farkımız, hepimiz rantiye ahfadıyız!”

2024 yılın yerel seçim kampanyasını özetleyecek bir cümle bulmak gerekirse, bir reklam sloganından alınmış ilhamla, bu cümleyi önerebiliriz.

Yerel demokrasinin, farklı yerel yönetim anlayışları arasında bir yarışma olması beklenir. Örneğin 1960’lı yıllarda öyleydi. Şimdi, ideolojik yelpazedeki zenginliğe rağmen, ana aktörler birbirine benziyor. Herkes herkes gibi olmak istiyor. Çünkü herkes aslında aynı şeye talip!

Hemen her konuda vaatler lokanta menüsünden alınmış yemekler gibi: Kuru fasülye, pilav, hoşaf…

Ve herkese, ya da yaşlılara, kadınlara, üniversitelilere şuna buna, turşu bedava!

İDEOLOJİ YOK, RÜŞVET VAR

Evet, bu kampanyanın özelliklerinden biri ideolojik ayrımların silikleşmesi ise, öteki de seçmene vaat edilen rüşvetlerin bolluğudur. Emeklilere, kadınlara, gençlere, öğrencilere, şuna buna horoz şekeri gibi gösterilen, aslında yerel yönetimle ilgisi olamayacak vaatlerin sonu gelmiyor.

Hizmet vaadi değil, iltimas vaadi!

Özellikle iktidar partisi sırtını devlet bütçesine dayadığından kumarda pot arttırır gibi vaat arttırırken, muhalefetin büyük kent belediyeleri de iktidarla aşık atmaya çalışıyor. İşleri zor!

Açıkça belli ki, partilerin bir yerel yönetim felsefesi yok. Oysa, örneğin CHP’nin, bir zamanlar vardı. Şimdi herkes sosyal demokratmış gibi sosyal belediyecilikten dem vuruyor. Sosyal belediyeciliğin sosyal demokrasinin yerel yönetime uygulanmış hali olduğu unutuluyor.

AFİŞ, PANKART, BAYRAK, SOKAK

Her seçime yeni bir iletişim mecrasının damgasını vurduğundan söz edilir! Gazeteler, radyo, televizyon, son dönemlerde sosyal medya… Bu kez hangisi?

Ben, kampanyayı İstanbul’dan izleyen birisi olarak, bu kez baskın mecranın sokak olduğu kanısındayım! Pankarttan, afişten, bayraktan, apartman boyu fotoğraftan geçilmiyor. Bu işin de teknolojisi ilerlemiş, kalite yükselmiş. Sokaklar rengarenk…

Bu işte bir terslik yok mu? Yapay zeka ve dijital iletişim çağında bu bir paradoks değil mi?

Kuşkusuz öyle. Ama başka konularda fark olmayınca sokaktaki kapışma da normal.

KAZ ADIMLARI MI?

Belli ki birileri — parası çok olan birileri — bir caddeye, örneğin “beşuş çehreli” Murat Kurum’un 20 dev resmini koymanın sandıktaki getirisinin çok yüksek olduğuna inanıyor.

Getiriyi bilmem ama, götürünün çok yüksek olduğuna şüphe yok! Bu sektörde maliyet rakamlarının çok yüksek olduğunu biliyoruz. Uzmanlar astronomik bir toplam rakam çıkacağını ve bunun en pahalı yerel seçim kampanyası olarak tarihe geçeceğini söylüyorlar.

Peki, bu değirmenin suyu nereden geliyor? Nasıl geliyor? Hesap nedir?

“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!” diyorsanız, bu ne biçim kazdır? Kaç kilo gelmektedir?

Ciğeri, parfüm karşılığı Fransızlara mı satılmaktadır?

Yoksa, ülkenin başına kaz adımlarıyla gelmeyi gönülden geçiren kaz kafalıların hilesi midir?

Birkaç gün daha beklemek zorundayız?

1 Nisan sabahı kazın ayağının ne olduğunu anlayacağız!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *