İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4848 %0.01
36,6914 %0.27
3.493.600 %2.056
3.065,56 0,40
Ara

Toplumsal huzur yoksa ekonomik iyileşme de yok

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Toplumsal huzur yoksa ekonomik iyileşme de yok

Ekonomik gelişme ve toplumsal huzur sadece bizim değil tüm ülkelerin ve vatandaşlarının doğal ve öncelikli arzusudur. Birbiri ile direkt olarak bağlantısı bulunan bu iki kavram ile biz bir türlü buluşamadık. Sebepleri üzerine düşününce, coğrafya kaderdir ile başlayıp birçok dış etkeni aslında biraz da işimize gelir şekilde ön plana çıkarma eğilimindeyiz. Hiçbir toplumsal olguyu bir ya da iki faktör ile açıklayamayacağımız gibi ekonomik gelişme ile toplumsal huzur arasındaki ilişkinin de çok  boyutlu olarak irdelenmesi gereği bir gerçektir.

Bu konunun analizini yaparken üzerinde duracağımız en önemli kavram biraz da iğneyi kendimize batırabilmek adına toplumsal ayrışma daha doğrusu cepheleşme olacaktır.

Girişte de ifade ettiğim gibi toplumsal huzur ve güven ortamı ile ekonomik refah arasında ciddi bir ilişki vardır. Bu iki kavram birbirini besler ya da zehirler.

Ülkeyi yönetenler eğer huzuru ve refahı artırmayı amaçlıyorlarsa, bunun ülkenin yarısının diğer yarısına diş bilediği, tehdit olarak gördüğü bir ortamda gerçekleşmesi mümkün değildir. Korku, tehdit ve kamplaştırma üzerine kurgulanmış siyaset yapma biçimi belki siyasetçilere bir konfor alanı sağlıyor olabilir ama bunun olumsuz sonuçlarına toplumun geneli katlanmak zorunda kalıyor. Evet bu aslında büyük ölçüde bir siyasi tercih ve toplum mühendisliğinin sonucu.

Toplumu oluşturan ekonomik ve sosyal katmanların hayata bakış açılarında elbette farklılıklar olacaktır. Ekonomik refah ve toplumsal huzurun önündeki büyük engel farklılıklar değil, farklı dünya görüşüne sahip kitlelerin birbirine duyduğu güvensizlik daha açık ifade edeyim kin, düşmanlık ve tehdit algısı. Bu güvensizlik ortamında ülkenin hiçbir sorununu çözemezsiniz.

Uygulanan ekonomik politikaların başarısı büyük ölçüde toplumdan göreceği desteğe ve güvene bağlıdır. Bir ülkede yaşayanların en azından yarısının (aslında çok daha fazla) güvenmediği bir ekonomik programın başarılı olma şansı yoktur.

Anayasa değişikliği gibi önemli siyasi kararlarda dahi istediğiniz değişikliği yapabilseniz bile bu karşılıklı  güvensizlik ortamında huzuru bulamaz, tekrar tekrar başa döner aynı şeyleri yaşarız.

Neye el atsanız toplumun önemli bir kesimi kararlarınıza katılmamaktan öte aldığınız kararları şüphe ile, korku ile karşılıyorsa hiç birimize huzur ve refah yoktur bu ülkede.

Bugün hemen hemen bütün ekonomik ve sosyal sınıfların kendini güvende hissetmediği bir gerçek. O zaman öncelikle yapılması gereken ülkeyi yönetirken tüm ekonomik ve sosyal sınıfların kendini güvende hissedecekleri bir iklim oluşturmaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *