İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,6627 %0.09
37,1384 %-0.07
105.484,58 %4.034
3.149,81 0,28
Ara

Çürümüş beyinler aleminde

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Çürümüş beyinler aleminde

İngiltere’de Oxford Üniversitesi tarafından yayımlanan Oxford Sözlüğü var. Oxford Sözlüğü her sene “yılın sözcüğü ya da deyimini” seçiyor ve dünyaya duyuruyor. Bu yıl seçtiği sözcük brain rot ya da bileşik haliyle brainrot yani beynin çürümesi. Üniversite bu sözcüğün seçilmesini şöyle açıklıyor: “Artık günümüzde sosyal medya ve internette, özellikle de oyun ve eğlence sitelerinde o kadar çok zaman geçiriliyor, o kadar lüzumsuz bilgi beyne depolanıyor ki beyin haliyle çürüme aşamasına geliyor.”

Bu haberi okurken hem güldüm hem de uzun uzun düşündüm. Gerçekten de çok lüzumsuz sosyal medya siteleri ve eğlence mecralarında, sanal tartışma platformlarında zaman geçirip beyinlerimizi gereksiz yere meşgul ediyoruz. Hele deep dark web denilen karanlık işlerin döndüğü sosyal medya platformlarında saatlerce kalıyorsak geçmiş olsun.  Sonucunda da muhtemelen ya düşünme, muhakeme yetimizi tamamıyla kaybediyoruz ya da artık okuduğumuzu ve işittiğimizi doğru algılamaktan uzaklaşıyoruz. Zaman içinde muhtemelen gerçeklerden kopuyor, kendi yarattığımız bir hayal aleminde yaşar oluyoruz.

Tam bunları yazarken önüme Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un  sıkıyönetim ilan ederek, ülkesinde bir çeşit sivil darbe yaptığı haberi düştü.

Meğer iki yıl önce göreve gelen Güney Koreli Devlet Başkanı, gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmış. Bu yıl yapılan parlamento seçimlerinde muhalefetteki Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla mecliste temsil edilmiş.  Yoon parlamento çoğunluğunu kaybedince Demokrat Partili milletvekilleri devlet başkanının  istifasını istemişler. Yoon da karşı atağa geçerek muhalefeti, Kuzey Koreli komünistlerle işbirliği halinde vatana ihanet ettikleri iddiasını ortaya atıp sıkıyönetim ilanına kalkışmış. Ancak halkın sokaklara dökülmesi üstüne Yoon sıkıyönetim ilanından vaz geçeceğini açıklamış. Zaten Güney Kore Parlamentosu da oy birliğiyle sıkıyönetim ilanını iptal etmiş.

Bakar mısınız? Çürümüş bir beyin kendini kurtarmak için halkını aptal yerine koyarak ülkesini ateşe atmaktan çekinmiyor.

Başka çürümüş beyinler de say say bitmez.

KANADA ABD’NİN 51.EYALETİ OLACAK

Mesela, ABD’de yeniden Başkan seçilen Donald Trump. Önüne gelene ayar vermekten çekinmeyen, ağzına geleni söyleyen bir kişilik. Zaten oluşturduğu iç kabinesindeki isimlere baktığınızda muhakeme yeteneğini anlıyorsunuz. Bir de sosyal medyaya çok meraklı. Saat başı X platformu ve başka sosyal medya ağlarından mesajlar paylaşmaya bayılıyor. Şimdi hatırladım. Trump hazretleri, Covid pandemisi patlak verdiğinde de ABD Başkanıydı. Amerikalılar’ı pandemiye karşı aşı olmamaya çağırmış, hastalıktan korunmak için insanlara Domestos isimli temizlik sıvısını içmelerini tavsiye etmişti.Trump’ın son parlak fikri Kanada ABD’nin 51. eyaleti olsundu. Nasıl bir beyin ama?

Bakıyorum, Suriye’de cihatçılarla başka cihatçılar çarpışıyor, bizim yandaş medyada “Halep’i Müslümanlar ele geçirdi” avazelerinden geçilmiyor. Yahu, ipten kazıktan kopmuş cihatçıların oluşturduğu örgütler bölge kapma peşinde birbirlerini kırıyorlar; bizimkiler de Müslümanlar kazanıyor diye zil takıp oynuyor. Hatta kimileri iyice coşup, “Halep 82. Vilayetimiz oldu,” diye bayram ediyor. Oysa bölgeden gelen gerçek bilgiler bunların gördükleri hayallere hiç de uymuyor. Esad rejimine karşı çarpışan Selefi, cihatçı gruplar radikal şeriatçı.  Erdoğan rejimini bile aşırı seküler bulup Türkiye’yi “kafirlerin ülkesi”, “dar ül-harb” bellemişler. Şimdilik Erdoğan iktidarını, kendilerine kucak açtığı düşüncesiyle “idare ediyorlar.” Zamanı gelince de devirmeyi planlıyorlar. Bizim çürük beyinlerin bu hesaplardan  haberleri yok. Ben söylemiş olayım.  Beyinler gerçekten çürümüş.

BÜYÜK TURAN KURMA DÜŞÜ

Geçelim... MHP Lideri Devlet Bahçeli, parmağında fetih yüğünü göstere göstere Halep’te zafere ulaşıldığını söyleyebiliyor. Ne diyorsunuz? Dışişleri Bakanınız Hakan Fidan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çarpışmalarda olmadığını, Ankara’nın Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu söylerken siz onu yalanlıyor musunuz? Zaten Devlet Bey son zamanlarda giderek daha fazla semboller üstünden mesajlar vermeye, kendi fikirlerini eleştirenlere çok sert ayar vermeye başladı. Ama verdiği ayarlarda ne dediği de pek anlaşılmıyor. Mesela, gazetecileri ve patronlarını tehdit edip fitil fitil burunlarından getirmek ya da onları tenhada kıstırmak gibi... Tam mafya babası ağzı...

Hele Salı günkü MHP Grup konuşmasında, ordudan atılmak istenen genç teğmenlere arka çıkan  CHP Lideri Özgür Özel’e, “Cunta hedefindeyseniz şahsınız ve yedi ceddiniz en ağır şekilde cezalandırılacak,” dediğini duyduğumda, gerçeklerden kopmanın örneği bu olmalı, diye düşündüm. Devlet bey, başta Orhan Gencebay’ınkiler  olmak üzere arabesk türü şarkıları pek seviyor. Yakışır!

Devlet bey bunları terennüm ederken Suriye’de birbirleriyle çarpışan örgütlerin nerelerden derlenip toparlandıklarını bizlerden gizlemeye çalışıyor. Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, hatta Çeçenistan’dan ipten kazıktan kopmalarla oluşturulan gruplar birbirleriyle vuruşuyor. Galip gelenle Türk-İslam sentezi temelinde bir Büyük Turan Ülkesi kurma hayali olduğu sıklıkla konuşuluyor. Devlet beyin ağababalarının öğretmeni,Özbek asıllı eski CIA istasyon şefi Ruzi Nazar. Buraya not etmekte yarar vardır.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da halktaki desteğinin gittikçe eridiğini görmenin telaşı içinde, kendini dördüncü kez cumhurbaşkanı seçtirmenin yollarını arayıp duruyor. Son çare galiba Suriye’deki iç kargaşa. Esad rejiminin yıkılması durumunda başta Türkiye olmak üzere bölgenin nasıl bir kargaşa ve karmaşaya sürükleneceği hiç akla getirilmiyor. Türkiye kendi bacağına ateş ediyor, uyarılarına kulaklar tıkalı. Varsa yoksa Suriye fatihi olmak. İttihatçılar’ın sonlarına bakın; belki o zaman anlarsınız. Bakalım daha neler göreceğiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *