İktidarın zam oyunu
Asgari ücret tespit komisyonunun geçtiğimiz günlerde yapılan üçüncü toplantısı da ön görüldüğü gibi sonuçsuz kaldı. Her toplantıda hükumetten zam oranına yönelik teklif bekleyen işçi temsilcileri yine beklediklerini bulamadılar ve toplantı çıkışında yaşanmakta olan komediyi kamuoyuyla paylaşmak durumunda kaldılar.
10 Aralık günü başlayan toplantıların yılın sonuna yaklaşmamıza rağmen halen belirsizlik içinde sürdürülmesi, sorunları çözme kabiliyetinden çoktan uzaklaşmış olan iktidarın yönetememe ve hemen her konuda Erdoğan’ın işaretini bekleme probleminin yeni bir örneğidir. Ancak bu konu öyle ya da böyle bir biçimde sonuca varmak zorundadır. Bu sebeple farklı sorunlar karşısında yapıldığı gibi belirsizlik içinde sürüncemede bırakılma şansı yoktur.
Bütün bu senaryonun Erdoğan’ın inisiyatifine bırakılacak bir ekstra zam için kurgulanmış olması azımsanmaması gereken bir ihtimaldir. Yapılacak zorunlu zammın bir propaganda şovuna dönüştürülmesi, her olayda öncelikle kendi çıkarını düşünen Erdoğan’ın artık klasikleşmiş tavrıdır.
Fakat Erdoğan’ın bu kendine dönük amacının istediği biçimde nihayete ermesi adına, son toplantının sadece bir saatte sonlandırılması ve dördüncü toplantı için gün bile belirlenmemiş olması, yeni yılda da geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağı muhakkak olan emekçilerle açıkça alay etmekten başka bir anlam taşımaz.
Türk İş temsilcileri de yapılmak istenenin farkında olacaklar ki, hükumetin teklifini beklemektense en sonunda kendi istedikleri ücreti açıklamaya mecbur oldular. Talep edilen ücret 29 bin 583 lira olarak belirtildi.
Yüzde 70’in üzerinde bir oranda zam anlamına gelen bu ücret bile yeni yılda asgari ücretlilerin geçimlerini sağlamaları için yeterli değildir. Bununla birlikte iktidarın bu oranda bir zam yapması da zaten beklenmemektedir.
Açıklanan son yıllık enflasyon oranının bir şekilde yüzde 50’nin hemen altında gösterilmesi, iyi niyetli tahminlere göre iktidarın asgari ücrete yüzde 50 oranında bir zam yapmayı düşündüğünü göstermektedir. Bu yolla emekçilerin enflasyona ezdirilmediği propagandasını yaymak da iktidar adına kolaylaşacaktır. Oysa enflasyonun etkilerini yoğun biçimde hisseden ve gerçek enflasyon oranının yüzde 50’nin fazlasıyla üzerinde olduğunu en iyi bilen kesim de yine asgari ücretlilerdir.
Türkiye, Özal’dan bu yana tarihinin en emekçi karşıtı iktidarıyla karşı karşıyadır. Mehmet Şimşek’in dar gelirli kesimlerin sırtına basarak enflasyonu düşürme politikasından da anlaşılacağı üzere, yeni yılda da en büyük sıkıntıyı özellikle asgari ücretlilerin yaşayacağı açıktır. Sendikaların, bu anlayışa karşı sessiz kalmak ve verilecek zam oranına boyun eğmek yerine artık daha gür bir sesle taleplerini dile getirmeleri zorunludur.