HTŞ’yi koynumuzda büyütmüşüz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, MİT Başkanı olduğu dönemde Suriye’deki Heyet Tahrir El Şam’ın (HTŞ) IŞİD’le ilgili olarak yıllardır kendileriyle işbirliği yaptığını söyledi. Yani Fidan MİT’in, uzun süredir HTŞ’yle istihbarat işbirliği yaptığını itiraf etti.
Euronews’un haberine göre Fidan, Fransız televizyon kanalı France 24’a verdiği demeçte Şam’ın yeni yönetimi olan HTŞ’yle yakın bir gelecekte bir araya gelmeyi planladığını da sözlerine ekledi.
Meselenin hassasiyeti nedeniyle HTŞ’yle işbirliği yaptıklarını kamuoyuna o dönem açıklamadıklarını belirten Fidan,”DEAŞ (IŞİD) ve El Kaide bağlantılı örgütler hakkında istihbarat toplama konusunda HTŞ yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu,” dedi. Fidan, IŞİD’in öldürülen eski lideri Ebubekir El Bağdadi gibi isimlerin hedef alınması konusunda HTŞ’yle işbirliği yapılıp yapılmadığı sorusuna, “HTŞ, bu tür hedefler konusunda da Türkiye’yle işbirliği içindeydi,” cevabını verdi.
Euronews’un haberine göre, Türkiye’nin hala HTŞ’yi neden terör örgütleri listesinden çıkarmadığı sorusuna Fidan’ın yanıtı şöyle oldu:
“Bizim onları listeye almamız BM listesiyle alakalı bir konu. BM Güvenlik konseyi kararlarına tabii ki uyuyoruz ama şimdi hukuki boyutla fiili boyutun birbiriyle çeliştiği farklı bir durum var.”
Fidan son 10 yılda HTŞ’nin fiili olarak herhangi bir terör faaliyeti içinde olduğunu görmediklerini belirterek, “Bu, sadece bizim değil, Batılı istihbarat örgütlerinin de tespit ettiği bir husus,”dedi.
Fidan’ın bu konuşmasından, Ankara’nın yıllardır Suriye bataklığı içinde faaliyet gösterdiğini anlıyoruz. Ancak, anlamadığım bir husus var. BM Güvenlik Konseyi HTŞ’yi 2018 yılında terör örgütleri listesine almıştı. Türkiye de jet hızıyla HTŞ’yi kendi terör listesine eklemişti. 2018’le 2024 arasında sadece altı yıl geçmiş. O zaman son 10 yılda HTŞ nasıl olmuş da hiçbir fiili terör olayına bulaşmamış? Ben mi aritmetik bilmiyorum Hakan Fidan mı?
Fidan’ın bu konuşmasının yankıları sürerken HTŞ’nin geçici kabinesi ve bürokratları belli olmaya başladı. Dışişleri Bakanlığı’na getirilen Hasan El-Şibani meğer İstanbul’daki Sabahattin Zaim Üniversitesi öğrencisiymiş. Yetmedi. Halep Valiliği’ne atanan Suriye Milli Ordusu (SMO) komutanı Assam Garib de Bingöl Üniversitesi mezunuymuş. SMO dediğiniz, Esad muhlifi olarak bizimkilerin eğitip donattığı çapulcu takımı. Şimdi anlıyoruz ki Fidan ve ekibi yıllar boyunca HTŞ’yle bayağı hemhal olmuş.
Fidan’ın France 24 kanalına demeç verdiği sıralarda ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir heyet de Şam’ı ziyaret edip yeni patron Ahmet Hüseyin El Şara ya da örgüt kod adıyla Muhammed El Golani’yle görüştü. Bununla yetinilmedi. El Şara’nın başına konulan 10 milyon dolar Washington tarafından resmen kaldırıldı. Ancak BM Güvenlik Konseyi terör listesinde HTŞ ismi hala duruyor.
Bütün bunlar olurken geçtiğimiz Pazar günü Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Kilis’te kuvvet komutanlarıyla bir toplantı yaptığı ortaya çıktı. Suriye’ye bir harekata mı hazırlanıyorlar sorusu akıllara çengellendi. Ama şu ana kadar bir açıklama gelmedi. Bu da yetmedi.
AĞABEY-KARDEŞ HASRET GİDERDİ
Bu sefer Dışişleri Bakanı Fidan aynı gün Şam’da ortaya çıktı. Fotoğraflara baktım. Ankara’nın bir zamanlar “cihatçı terorist” olarak yaftaladığı HTŞ’nin Lideri Ahmet Hüseyin El Şara’yla bizim Dışişleri Bakanı Fidan sarmaş dolaş. Birbirlerine hasret kalmış ağabey, kardeş gibiler. Demek hayli uzun zamandır tanışıyorlar. Şara bu kez gayet Batılı stilinde giyinmiş. Sırtında kostüm, boynunda kravat var. Sanki, ben cihatçı gömleğimi çıkardım, Batılı abilerimin yanındayım, mesajı veriyor. New York sokaklarında dolaşan cici bir hipster görünümünde. Yalnız, sakalı biraz aykırı. Onu biraz daha düzeltse iyi olacak. Fiiliyatta gerçek yüzünü ne zaman göstereceğini sabırsızlıkla bekliyorum. Hayırlara vesile de heyetler arası görüşmeden sonra düzenlenen basın toplantısı ilginçti. Fidan sanki Suriye’nin Genel Valisi gibi konuşuyor, yerle bir olmuş kentlerin imarı için, Türk şirketlerinin (onların kim olduklarını biliyorsunuz) hazırda beklediklerini söyledi. Hesaplanan para 500 milyar dolar. Az buz değil. Bakarsınız yılın son Cuma günü AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Emeviyye Camii’ne namaz kılmaya gider.
Şunu da eklemekte yarar var. Hakan Fidan ve Türkiye dünyada ilk bu kadar yüksek düzeyli bir ziyareti Şam’a yaptı. Anlaşılan Suriye’de girişilen maceranın riski ve sonuçları çok ağır (İngilizcesiyle the stakes are too high).
GAZETECİ AVI
Suriye’nin geleceğiyle ilgili müzakere trafiği son hız devam ederken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteci avına çıktı. Önce Nevşin Mengü Suriye’de PYD’nin eski lideri Salih Müslim’le söyleşi yaptığı için göz altına alınıp, yurt dışı çıkış yasağıyla serbest kaldı. Televizyon yorumcusu ve Youtuber Özlem Gürses de geçen hafta gözaltına alındı. Özlem Gürses kendi Youtube kanalındaki bir programında dilinin sürçmesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye’de terör örgütleriyle bağlantılı olduğu izlenimi veren bir söz söylediği için anında göz altına alınarak hakkında ev hapsi ve yurt dışı çıkış yasağı kararı verildi. O da yetmedi. T24 haber sitesi ve yazarı Seyhan Avşar’a da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı benzer suçlamalarla soruşturma açtı. Hakan Fidan Ankara’nın terör örgütleriyle istihbari işbirliğini itiraf ederken suç işlemiyor ama benzer bir sözü söyleyen Özlem Gürses, T24 haber sitesi ve yazarı Seyhan Avşar teröre övgü düzmekle suçlanıyor.
Bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğunuzu söylemenize rağmen yıllarca o ülke topraklarında faaliyet gösteren terör örgütleriyle istihbari işbirliği yapacaksınız, öte yandan bölgeden doğru haber vermeye çalışan gazetecileri hapse tıkmakla uğraşacaksınız.
Bir ekleme daha... Milliyet gazetesinin efsane Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi’nin eli kanlı katili Mehmet Ali Ağca’nın, Yeni Akit denilen paçavra yayın kuruluşunun televizyonunda gazetecileri ölümle tehdit etmesine,”Aaa, bizim oğlan gene yaramazlık yapıyor,” diye kulak tıkayacaksınız. Atatürk Havalimanı’nda 2016’da 46 kişinin ölümüne neden olan katliamın failleri, ağırlaştırılmış müebbed hapse mahkum altı IŞİD teroristini tahliye edeceksiniz.
Yargı artık sizlerin, muhalif bellediklerinize karşı ceza verme aygıtı haline geldi. Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin kapılarında “Adalet Mülkün Temeli” yazılı. Bazı yüksek mahkeme binalarındaki yazının altında da Adalet Hanım ya da gerçeğiyle, eşitlik ve hukuk tanrıçası Themis’i temsil eden gözleri bantla kapalı, eli terazili heykel var. Ayıp olmasın da artık Adalet Hanım’ın gözlerindeki bandı çıkarın ki ortalıkta ne olup bittiğini görsün! Mülk yani devlet. Sayenizde adalet devletin temeli olmaktan çıktı. Temelsiz devletin geleceğinin ne olacağını günün birinde hep birlikte görürüz.
Yapılanların hesabı öde öde bitmez.