Kırmızı kart yerine Timsah yürüyüşü: Bir Sembol Değişikliği Önerisi
Özgür Özel, Mersin İl Başkanlığı'nda "Bugün saat üçte bir büyük açılış töreninde buluşacağız. Uzun süredir beklenen bir başlangıcı yapacağız. Bir büyük sürpriz yapacağız." demişti.
Özel’in “Uzun süredir beklenen bir başlangıç yapacak olması…” zaten bir sürprizdi. Sadece bu bile sürpriz olarak yeterdi. Daha bir de bunun üzerine sürpriz, üstelik bir büyük sürpriz… Adeta sürprizler zinciri.
Ve Özgür Özel sözünün gereğini yaptı, büyük sürprizini açıkladı. Emeklilere ve asgari ücretlilere seslenen Özel, "Erdoğan'ı gördüğünüz yerde kırmızı kart gösterin" dedi.
Sürprizi, kırmızı karttı.
Peki bu bir sürpriz miydi? Bence evet. Sürprizin tanımı gereği beklenmedik ve şaşırtan bir durumdu. Ben beklemiyordum ve şaşırdım.
Tabii bir sürprizin, şaşırtarak sevindirmesi veya üzmesi de gerekir. Şaşırarak sevindim mi veya üzüldüm mü? Orası bende net değil.
Özel, sürpriz olarak duyurduğu 'kırmızı kart' çağrısına yönelik eleştirilere yanıt verirken: "Bütün emeklilere birer kırmızı kart dağıtacağız. Bu eylemi dalga dalga yayacağız." dedi. Belli ki üzerinde yeterince çalışılmış, ince ince hesaplanmış bir eylem planı söz konusu.
Sürprizi açıklarken cebinden çıkarıp gösterdiği kırmızı kart, hazırlıkların tamamlandığını gösteriyordu.
***
Tüm hazırlıklara karşın, gözden kaçmış olabilecek bazı detaylardan söz etmek gerekir.
Emeklilerin ve asgari ücretlilerin Erdoğan’a gördükleri yerde kırmızı kart gösterebilmesi için, emeklilerin ve asgari ücretlilerin olması gerekir… ki bu açıdan sorun yok.
Gösterilecek kırmızı kart gerekir… onları Özgür Özel zaten dağıtacak.
Ama bir de emeklilerin ve asgari ücretlilerin Erdoğan’ı görebilmeleri gerekir.
Milletvekillerinin, il ve ilçe başkanlarının, partililerin “göremiyoruz-görüşemiyoruz” diye sitem ettikleri Erdoğan’ı emekliler nerede, nasıl görecek ki cebindeki kırmızı kartı çıkartıp gösterecekler… burası net değil.
Uzun süredir beklenen bir başlangıç ve açıklanan sürprizde gölgede kalan tek detay bu değil tabii.
***
Kırmızı kart, kuralları çiğneyen oyuncuları oyundan ihraç etmek için hakem tarafından gösterilir. Kırmızı kartı gören oyuncu, oyundan çıkartılır.
Toplumsal hareketlerde kırmızı kartın kullanılması, iktidar veya otoriteye yönelik “oyundan çıkma” çağrısı anlamına gelebilir.
Keskin ve bireysel bir mesaj taşır. Karşı çıkışı simgeler, ancak derin bir hikâye ya da uzun süreli bir iz bırakma potansiyeli sınırlıdır.
Protestocuları bir nevi “eylemsiz hakem” rolüne sokarak halkın kendi eylemsel gücünün altını çizmez. Bunun sonucunda kırmızı kart eylemi daha çok bir uyarı ya da eleştiri işlevi görür ve toplumsal hareketlerin çözüm odaklı dinamiklerine ayak uyduramaz.
Bursaspor taraftarlarının gol sonrası zafer kutlaması olarak yaptıkları “Timsah yürüyüşü”nün, kırmızı karttan daha etkili bir eylem olacağı kanaatindeyim.
Her şeyden önce kırmızı kartta, kartı kaldırıp göstermek dışında bir eyleme gerek yoktur. Bu da insanları pasif bir duruşa yönlendirir. Halbuki timsah yürüyüşünde insanlar sadece izleyici değil, aktif katılımcıdır. Katılan herkes eylemin enerjisini doğrudan hisseder ve topluluğun parçası olarak güçlenir.
Timsah yürüyüşü, bireylerden ziyade bir grup hareketidir. Topluluk dayanışması daha güçlüdür. Dayanışma ve uzun soluklu bir hareket inşa etmek için timsah yürüyüşü daha güçlü bir semboldür.
***
Timsah yürüyüşü metaforu ile timsahın sürüngen özelliği vurgulanarak “Sürünüyoruz” mesajı da verilmiş olur. Bu, özellikle ekonomik sıkıntılar, geçim zorlukları ve toplumsal baskılar gibi durumlara dikkat çekmek için güçlü bir sembol olur.
Aynı zamanda timsahın güçlü ve dayanıklı olma özellikleri nedeniyle “Sürünüyoruz ama pes etmiyoruz.” veya “sürünüyoruz ama bu böyle gitmeyecek.” gibi mesajlar içerir.
***
Kürtlerin dar alanlarda iç içe sarmal şekilde uzun halay zincirleri oluşturma becerisi, timsah yürüyüşü eylemlerine de uyarlanabilir. Halay, toplumsal dayanışmanın ve birlikte hareket etmenin güçlü bir simgesidir. Bu anlam timsah yürüyüşünün sembolik etkisini de arttırır. Timsah yürüyüşünün yalnızca bir direniş biçimi değil aynı zamanda kültürel bir ifadeye de bürünür. Daha geniş bir toplumsal kabul yaratabilir.
***
“Alnını karışlarım” ifadesi cesaret ve kararlılık vurgusu yapan güçlü ve etkileyici bir söylemdir. Özgür Özel’in sık kullanması ve ardından bir eyleme geçmemesi nedeniyle etkisini yitirdiğinden söz edilebilir. “Alnını karışlarım” ifadesi, timsah yürüyüşüne eklenerek yeniden işlevsel hale getirilebilir.
Mesela yürüyüş sırasında belirli bir ritimde (örneğin her üç adımda bir) tüm katılımcılar aynı anda ellerini alınlarına götürüp, yukarı doğru itme hareketi yapabilir.
Veya yürüyüşün temposuna uygun olarak bir grup “Alnını!” diye bağırırken, diğer grup “Karışlarım!” diye yanıt verebilir.
Bu hareket toplu olarak yapıldığında güçlü bir görsel mesaj verir. Hem yürüyüşe dinamik bir boyut katar, hem de “Alnını karışlarım!” söyleminin yıpranmış itibarını onarır ve fiziksel bir eyleme dönüştürerek akılda kalıcılığını arttırır.
***
Timsah yürüyüşü; görsellik, katılım, sembolizm ve dinamizm açısından kırmızı kart eylemine göre daha etkili bir yöntemdir. Ayrıca kültürel zenginliği ve yerel uygulamalara açık olması, bu eylemi daha geniş kitlelere hitap edebilecek bir araç haline getirir.
Bu yöntem, benimsenip kampanyalara dahil edilirse, mesajlar daha güçlü bir şekilde iletilir ve kitlelerde daha kalıcı bir etki bırakılır.