İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7549 %0
37,3001 %-0.61
101.854,42 %2.576
3.176,44 0,81
Ara

Almanya Federal Cumhuriyeti Kabuk Değiştiriyor

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Almanya Federal Cumhuriyeti Kabuk Değiştiriyor

Bir ülke yaşamın çoğu alanında değişip dönüşüyor ise, bu durum ister istemez politik sisteme de yansır.

Nasıl yansımasın ki?

***

Almanya 1970’li yılların sonunda ve 1980’li yılların başında başlattı bu süreci. Çevreyi kirleten sektörlerin sonunu hazırlamaya ya da diğer ülkelere devretmeye başladı. Örneğin kömür ve demir çelik gibi. Akabinde katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verdi...

Peşinden teknolojiye, robotlara ve Yapay Zeka`ya yöneldi. Dünya`da hep söz sahibi olduğu kimya ve farmasi alanlarını üstüne koyarak geliştirdi. Dünya`daki en büyük 10 kimya devinden üçü Alman kuruluşu: BASF, BAYER ve MERCK. Araba sanayiinde, 1905’lerde bulup bir kenara bıraktıkları hibrit motora 1990’li yılların sonunda sahip çıkarak, üretilen arabaların çoğunluğunu ya hibrit ya da elektrikli olarak üretmeye başladılar. Ve hatta su/oksijen enerjisiyle çalışan arabaların üretimi hızla yükseliyor.

***

Bütün bu değişiklikler, dönüşüm ve dönüşüm, o meşhur Alman ihtiyatlılığı ile politik arenaya da uygulanıyor.

Almanya`da 26 Eylül 2021 tarihinde yapılan Federal  Meclis  Seçimleri öncesinde yazdığım analizi ya hatırlayın ya da yeniden okuyun lütfen. Tahminlerimin sonuçlarla örtüştüğünü memnuniyetle görüyorum...

`Rüzgar soldan esiyor (mu?)`` diye dile getirdiğim tespit doğru çıktı. İhtiyatlı davranıp, tespitimi soru şeklinde formüle etmiştim.

Gelelim bu günkü duruma, yani seçim sonuçlarının ete kemiğe bürünmesine: Öngördüğüm gibi SPD (Almanya Sosyal Demokrat  Partisi) seçimden 1. Parti olarak çıktı ve Şansölye bu partinin adayı Olaf SCHOLZ olacak. Seçimin yıldızı FDP-Liberal Parti idi. YEŞİLLER Partisi, tüm toplum mühendisliğine ve cilalamalara rağmen, seçimden 3ncü parti olarak çıktı. Oylarını bir hayli artırmalarına rağmen, bu partinin öyle Şansölye/Başbakan çıkarma şansı falan yok ve gelecekte de zor görünüyor...

***

Türkiye`de 2015 seçimlerinden sonra `istikşafı görüşmeler` gibi (yılan hikayesine dönen) görüşmeler olmuyor Almanya`da. Seçimlerden sonra 3 parti (SPD, Yeşiller ve FDP) yaklaşık 3 hafta ``Ön Görüşmeler`` yaptılar. Akabinde her parti bunu delegelerine sordu. Her 3 partinin de delegeleri ``Hükümet Kurma  Görüşmeleri``ne başlanmasına karar verdi. Bu görüşmelerin, ön görüşmelerden daha uzun sürmesi muhtemel... Ama, Almanların en kutsal dini bayramları olan Noel`de yapılan ``Noel Konuşması`` nı muhtemel Şansölye Olaf SCHOLZ yapacak gibi görünüyor...

***

26 Eylül 2021 tarihinde yapılan Federal Meclis  Seçimleri`nin sonuçlarının politik, sistemsel okuması şöyle:

Almanya`daki kitle partileri CDU/CSU (Hristiyan Birlik Partisi/Hristiyan Sosyal Birlik partisi ve SPD (Almanya Sosyaldemokrat Partisi) artık kitle partisi olma özelliğini yitiriyor. Bu partilerin %30 bandını aşmaları çok zor artık.

Almanya`da sıkıntılar artınca SPD iktidara geliyor, sorumluluk üstleniyor ve yeterli ya da yetersiz reformlarla önü tıkanan sistemin önü açılıyor. Yeni bir rüzgar estiriliyor ülkede. Alt tabakalar biraz nefes alıyor. Bu durum Willy BRANDT döneminde de, Gerhard SCHRÖDER döneminde de böyle oldu. VV. BRANDT döneminde ekilenlerin ürününü Helmut KOHL biçti ve hovardaca harcadı... G. SCHRÖDER döneminde yapılan reformların ürününü ise Angela MERKEL biçti. Sosyal devleti, sosyal demokrat bir partinin başkanına doğrattırdılar iyi mi?

Bu sefer durum birazcık değişik. Eğer SPD, gelecekte de ülkedeki iki büyük partiden birisi olarak var olmak istiyorsa, verdiği sözleri, koalisyon gerçeği çerçevesinde de olsa, yerxne getirmek zorunda… Şansölye çıkaracak olan SPD`nin Çalışma Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı`nı üstlenerek çalışanlar, emekliler ve işsizler lehine politikalar uygulaması şart. Aksi taktirde gelecek seçimde silinir bu 158 yıllık parti. Ve de çok yazık olur...

Yeşiller Partisi, sisteme entegre olduğunu, sistem içi çalışmaya hazır ve nazır olduğunu ispatladı. Almanya tarihinde ikinci kez Federal Hükümet`de yer alabilir artık. Öyle solculuk molculuk yok. Biraz çevrecilik, biraz göçmen dostluğu ve biraz da barış sosu oldu mu gelsin bakanlıklar gitsin müsteşarlıklar. Yeni hükümette Çevre Bakanlığı kurulacaktır ve bunun başına da Yeşiller Partisi`nden birisi geçecektir mutlaka. Dışişleri Bakanlığı, geleneksel olarak koalisyonun ikinci büyük partisine veriliyor Almanya`da. Gözümüz aydın, Almanya Federal Cumhuriyeti  Dışişleri Bakanı, Türkiye dostu (?) Yeşiller Partisi`nden olacaktır. Ama bu kesinlikle Cem ÖZDEMİR olmayacaktır, olamayacaktır...

FDP-Liberaler, Federal Hükümet`te yer alarak diğer iki hükümet ortağının reformlarda kantarın topuzunu kaçırmasına engel olacaktır. Daha şimdiden Maliye Bakanlığı`nı istiyor bu parti. SPD`nin `zengilerden daha fazla vergi alma` vaadini yerine getirmesine imkan ve ihtimal yok.

Çok iddialı iki öngörüde bulunacağım:

CDU/CSU Partileri birbirinden ayrılabilirler. Bu iki parti Federal  Meclis Seçimleri`ne birlikte girmekten vazgeçebilirler. (Yaşasın çoğulculuk...)

Ve, bundan böyle, üçlü koalisyonlar kurulduğunda, iki Şansölye Yardımcısı olabilir. (Ve gene, yaşasın çoğulculuk...)

***

Bütün bunlar olurken, daha birkaç gün önce Türkiye`yi ziyaret eden ve giderayak sağa sola dersler veren Şansölye Angela  MERKEL, Helmut KOHL`ün rekorunu çoktan egalize etti ve Almanya`da en uzun Şansölye görevi yapan Başbakan oldu.

Almanya`da Cumhurbaşkanı 2 dönem için seçilir. Düz bir yurttaş olarak talebimdir: Başbakanlıkta 3 dönemle sınırlansın. Yani toplamda 12 yılla sınırlansın. 16 yaşındaki gençler Angela MERKEL`den başka Şansölye tanımıyor.

Peki Türkiye`deki durum ne olacak? Onu da siz düşünün bir zahmet...

***

Tespitimi sürdüreyim; evet, Avrupa`da rüzgar soldan esiyor:  Norveç, Almanya, yakında Portekiz ve belki Fransa...

Darısı Türkiye`nin başına. Bunu da siz düşünün. Bu da sizin elinizde... Haydi kolay gelsin.   

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *