Yönetmen& Senarist: Faysal Soysal
Oyuncular : Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Mert Yavuzcan
Sadece biçim taklit edilebilir. Büyük sanatçıların yaşadığı acılar, çileler, yaşanmışlıklar, hayata bakış veya duruşları taklit edilesi değil.
Çoğu kez sevginin de taklit edilebildiği gibi!..
Ceviz Ağacı, 12 Eylül’ün işkencelerinden, hesabı ödenmemiş suçlarla, faturası masumlara kesilen bedellere kadar ki öyküleri, seyircinin gözüne sokmadan ve şiddeti göstermeden değindikten sonra, bu kadar insanlık suçu, sahtekârlıkla yalanın kefaretine karşılık kendini günah keçisi tayin ederek, “adalet” diyen bir üst karakteri, Hayati ile anlatıyor.
Filmin konusuna gelince, edebiyat öğretmeni ve ödüllü bir yazar olan Hayati’nin psikolojik sorunları sürecinde, eşi tarafından aldatılmasını, ilişkinin kopma noktasından alarak, eşine az rastlanır tutarlı ve her yerde görünebilir diyaloglarla betimliyor.
Bolu’nun Göynük ilçesini sokak sokak gösteren filmin göldeki tekne kareleri kartpostalları kıskandıracak düzeyde.
Hayati’yi yine başka bir öğretmenle aldatırken, ayrılığı garantiye almak adına, eşine sürekli hakaret ederek, kendini ait olmadığı yalan bir dünyanın sanatçı kahramanı sanrısına, kapılan yeteneksiz bir ressamın, durumu ile gerçek bir entelektüel olan Hayati’nin çelişkili yalnızlığı karşılaştırılır.
Bu sahnede, Vincent van Gogh ile Picasso’yu ayrıt edemeyen yarı aydın öğretmenlerin, ressam kahramanımız Yaprak’a kendisinde olmayan yetenekleri bahşetmeleri ile Hayati’nin şiir gibi sanat ve sanatçı tahlili karşılaştırması, bir kırılma anı olarak kullanılır. Kurduğu hayal perdesini yıkan tahlile, Yaprak’ın tepkisi psikolojinin gösterdiği gibi yine Hayati’ye kesilir ve diğer öğretmen (Murat) ile çözümü kaçmakta bulur.
Yalan da olsa ne büyük sanatçı olduğunu söyleyen biri ile aslında, Yaprak kocası Hayati’den değil gerçeklerden kaçar!
Yanmış olarak bulunan ve bir başkası tarafından öldürülen kimliği meçhul bir kadın cesedinin, eşi olduğunu belirterek cinayeti üstlenmesi üzerinden, 12 Eylül Askeri Cuntasının faili meçhulleri ile edebiyat üzerinden hesaplaşması, Türk sinemasının geldiği yeri ortaya koyması adına da çok önemli buluyorum.
Yine, Serdar Orçin’in, Hayati karakteri ile zaten aldığı en iyi erkek oyuncu ödülleriyle ortaya koyduğu başarılı oyunculuğu gibi, Sezin Akbaşoğulları’da Yaprak performansıyla son derece inandırıcıydı.
Bazı eleştirmenlerin cesedin Yaprak olduğundan hareketle aradıkları mantık hataları bana göre temelsiz. Tıpkı filmin hangi dönemde geçtiğinin cep telefonu olmayan bir döneme atfedilmesi gibi…
Çünkü, yanmış faili meçhul cesedin Yaprak olup olmadığını film ekibi seyircinin hayal gücüne bırakıyor. Öte yandan, filmde cep telefonu görmememiz, cep telefonlarından önceki bir döneme işaret etmemesi gibi.
Yine filmin adındaki, Ceviz Ağacı ile Nazım’ın şiiri ya da filmin başında Oğuz Atay’ın kitabı ile olay kurgu arasında nafile bir bağ arayanların da, gerçeği zorladıkları kanaatindeyim.
Ceviz Ağacı filmi, hiç hamaset yapmadan tertemiz hikâyesini anlatıyor.
Nazım’ın Ceviz Ağacı şiirini de anımsatan adıyla Faysal Soysal’ın ikinci uzun metraj filmi, 39. İstanbul Film Festivali’nin yarışmalı bölümünde de gösterilmişti. 2020 yılında pandemi nedeniyle gösterime girmeyen filmle izleyici 2 yıl gecikmeli olsa da nihayet buluştu.
Ceviz Ağacı filmi, New York’tan “En İyi Film” ve “En İyi Oyuncu” ödülünü aldı. Film, New York’tan önce de London City Film Festivali’nden "En İyi Yabancı Film" ödülünü kazandı.
Amerika’da 23 yıldır prestijli etkinlikleri ile tanınan The Artist Forum’un düzenlediği 6. Festival of Moving Image Festival’ine New York’ta damga vuran Ceviz Ağacı “En İyi Film” ve “En İyi Oyuncu” ödülleriyle taçlandırıldı.
Yorum Yazın