İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,5380 %0.16
39,5533 %-0.12
3.407,22 % -0,14
81.629,64 %-4.98
Ara

İklim krizi ile mücadelede kadının rolü

YAYINLAMA:
İklim krizi ile mücadelede kadının rolü

1850 ‘li yıllarda bir bilim kadını “Atmosferdeki daha fazla karbondioksit daha sıcak bir gezegene neden olacak” tezini ortaya atarken, bugün atmosferdeki karbondioksit oranının milyonda 430’u aştığını öğrendik. Dünya için "güvenli" olan karbondioksit seviyesinin 350 olduğunu düşünürsek işler hiç de iyiye gitmiyor.

Eunice Newton Foot, 19. yüzyılın ortalarında iklim değişikliği ile ilgili yaptığı öncü çalışmalarla tanınan bir bilim insanıdır. O dönemde kadınların bilimsel çalışmalara katılımı oldukça sınırlıydı. Ancak Eunice Newton Foot, çevre bilimleri alanındaki katkılarıyla büyük bir öneme sahiptir. Karbondioksit (CO2) gazının sera etkisini ilk keşfeden bilim insanlarından biri olarak, iklim biliminin temellerini atmıştır. Foot’un yaptığı çalışmalar, atmosferdeki gazların dünya sıcaklıkları üzerindeki etkilerini anlamamızda önemli bir kilometre taşı olmuştur.

Eunice Newton Foot gibi kadınların bilimsel katkıları, günümüzde çevresel adalet ve iklim değişikliği mücadelesinde kadınların liderliğinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kadınlar, iklim krizinin etkilerinden en fazla etkilenen kesim olmakla birlikte, bu krizle mücadelede de öncü bir rol oynamaktadırlar. Kadınlar, çevreyi koruma ve sürdürülebilir bir geleceği inşa etme konusunda sadece bilimsel araştırmalarla değil, aynı zamanda toplumsal hareketlerle de önemli bir fark yaratmaktadırlar.

Kadınların çevreyle ilgili mücadelelerinde gösterdikleri liderlik, bu gezegeni daha sürdürülebilir bir hale getirmek için kritik bir rol oynamaktadır. Ve bu mücadele günümüzün tek sorunu değil maalesef.

Bugün, aynı zamanda iklim değişikliği konusunda endişe verici bir gerçekliğe de göz atmamız gereken bir gündür. Atmosferdeki CO2 oranı milyonda 430’un üzerini geçti ve bu, hem dünya ekosistemleri hem de insani yaşam için büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu artış, bilimin ışığında yıllardır uyarılan ve bir türlü önlenemeyen bir krizin sadece daha da derinleştiğini gösteriyor.

1896 yılında, İsveçli bilim insanı Svante Arrhenius, atmosferdeki CO2 oranının milyonda 560’a çıkmasının yeryüzü sıcaklıklarını yaklaşık 5 derece artıracağı öngörüsünde bulunmuştu. Ancak, ne yazık ki bu uyarılar zamanında dikkate alınmadı ve CO2 seviyeleri hızla artmaya devam etti. Son bir yılda, atmosferdeki CO2 oranı milyonda 5.24 arttı. Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın belirttiği gibi, bu artış, iklim krizinin artık bir "kırılma noktası"na geldiğinin göstergesidir. Levent Hoca şöyle diyor: Korkmayın, senelik ortalama daha çok milyonda 3 civarında ama o artışla bile çoğumuz dünyanın 5 derece ısındığını görebiliriz. Elbette o zamana kadar salgın hastalıklardan korunur ve yiyecek bulabilirsek..”

Hocamızın bu uyarıları onun da söylediği gibi “korkalım” diye değil, bir an önce alınması gereken önlemlerin alınması içindir. Atmosferdeki karbondioksit oranındaki artış, dünyanın ısınmasına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda su seviyelerinin yükselmesi, hava olaylarının şiddetlenmesi ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi bir dizi felaketi beraberinde getiriyor.

Dünya Kadınlar Günü, Eunice Newton John gibi kadınların katkılarını kutlamak ve tüm kadınların güçlendirilmesi gerektiğini hatırlamak için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak aynı zamanda, iklim değişikliği ve çevresel adalet konusundaki duyarlılığı artırmak da bu günün anlamına dahil olmalıdır. Atmosferdeki CO2 seviyesinin arttığı, iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha da belirginleştiği bu dönemde, tüm toplumların birlikte hareket etmesi, kadınların ve bilim insanlarının öncülüğünde adımlar atması, insanlık için büyük bir sorumluluktur.

Ve çok önemli bir nokta; kadınlar, iklim krizinden daha fazla etkileniyorlar.

Birçok gelişmekte olan ülkede, kadınlar ailelerinin geçimini sağlamak için tarımla uğraşırlar. İklim değişikliği nedeniyle tarım arazilerinin verimliliği azaldığında, kadınlar bu olumsuz etkilerden doğrudan etkilenir. Kuraklıklar, seller ve hava koşullarındaki değişiklikler, kadınların gıda üretiminde ve su temininde karşılaştıkları zorlukları artırır. Ayrıca, kadınlar genellikle suyu taşıma ve yönetme işlerini üstlendikleri için, su kaynaklarının azalması da onların yaşamlarını zorlaştırır.

İklim krizine bağlı afetlerin ve göçün artması, kadınların şiddete ve cinsel saldırıya uğrama risklerini de artırmaktadır. Afet bölgelerinde güvenlik sorunları daha belirgin hale gelir ve kadınlar bu durumda en savunmasız gruptan biri olur. Ayrıca, doğal afetler sonrası yaşanan göçmenlik durumu, kadınların daha fazla ayrımcılığa ve cinsel şiddete maruz kalmasına yol açabilir.

Kadınların iklim değişikliği ile mücadeledeki öncü rolü, geleceğin çözümlerinde de kilit bir yer tutmaktadır. Eunice Newton Foot gibi bilim insanlarının erken uyarıları, sadece kendi zamanlarında değil, bugünün iklim bilimi için de büyük bir miras bırakmıştır. Kadınların bu alandaki katkıları, çevresel sorunları ele alırken toplumsal cinsiyet eşitliğini göz önünde bulundurmanın önemini de vurgulamaktadır.

Gelecekteki iklim krizine karşı çözüm üretme ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratma yolunda, kadınların liderliği ve bilimsel katkıları, insanlığın karşı karşıya olduğu bu devasa sorunun çözülmesinde kritik bir rol oynamaya devam edecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *