İstanbul
Parçalı bulutlu
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,2997 %0
38,2217 %0.85
98.214,61 %2.382
3.432,60 0,19
Ara

Trump mı? Lula mı? Hangisi daha ideal?

YAYINLAMA:
Trump mı? Lula mı? Hangisi daha ideal?

İklim krizini ciddiye almayan ABD Başkanı Trump göreve gelir gelmez  başta Paris anlaşması olmak üzere bir çok uluslararası anlaşmadan imzasını çekerek, ülke çapında da iklim bilimine ilişkin çalışmaların çoğunu durdurdu. Ve biz dünyaca şaşırdık bu duruma. Bir başka şaşırmayı da Brezilya Devlet Başkanı Lula için yaşadık birkaç gün önce. Lula göreve geldiğinde de Trump’ın aksine iklim krizine verdiği önemi özellikle Amazon Ormanları’nı koruma yönünde iddialı sözler söyleyerek anlatmıştı. Oysa öğrendik ki Lula,  Amazon'da petrol kuyusu açık deniz sondajı için ciddi bir çalışma içinde. Hatta bu kuyuya izin vermeyen çevre ajansına baskısını arttırmış durumda.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva 2023’te göreve geri döndüğünde, selefi Jair Bolsonaro’nun çevre politikalarını tersine çevirerek Amazon Ormanları’nı koruma ve Brezilya’nın yeşil ekonomi alanında lider bir ülke haline gelmesi için güçlü adımlar attı aslında. Örneğin,  Amazon’daki ormansızlaşmaya karşı sert önlemler aldı. 2023’te ormansızlaşma oranı %50’den fazla azaldı. Çevre ajanslarını (IBAMA ve ICMBio) yeniden güçlendirdi ve çevre suçlarına karşı yaptırımları artırdı. Yerli toplulukların toprak haklarını korumak için daha fazla bölgeyi resmî olarak tanıdı. ABD ve Avrupa ile yeşil finansman anlaşmaları yaparak ormansızlaşmayı önlemek için fon sağladı. Ve 2025 BM İklim Zirvesi’ni (COP30) Amazon bölgesinde düzenleme hakkını aldı ve küresel bir çevre lideri olarak konumunu güçlendirdi.

Yani Lula, Brezilya’nın çevre politikasını önceki yönetimden çok daha sürdürülebilir bir yöne çevirdi ve uluslararası arenada iklim kriziyle mücadelede önemli bir figür haline geldi.

Ancak, petrol politikaları ve güçlü tarım lobisi gibi faktörler nedeniyle bazı çelişkiler barındırıyor. İşte geçtiğimiz Çarşamba günü Lula, Brezilya'nın federal çevre ajansı Ibama'ya, Amazon eyaleti Amapá açıklarında, Amazon'un tortul havzasının ağzında bulunan tartışmalı bir petrol kuyusu olan Block 59'a lisans vermesi için baskıyı artırdı. Bu Lula’nın Petrol Politikası ve Çevre Çelişkisini ortaya koyuyor.

Şimdi bu durumda Trump mı daha tutarlı, şeffaf, gerçekçi ve etik, yoksa Lula mı? Hangi liderin davranışı daha ideal?

Brezilya devlet başkanı, iklim krizine karşı iddialı bir duruş sergileyip çevre politikalarını savunurken, aynı zamanda çevre ajansına baskı yapması ciddi bir çelişki yaratıyor. Kamuoyuna çevreyi koruyacağını vaat edip sonra ekonomik ya da siyasi nedenlerle çevreyi tahrip edici bir karar alması, güvenilirliğini zedeliyor.

Trump ise başından beri iklim krizine inanmadığını ve fosil yakıt yanlısı bir politika izleyeceğini açıkça belirtiyordu. Paris Anlaşması’ndan çekilmesi, çevre açısından olumsuz bir karar olsa da en azından kendi ideolojik çizgisiyle tutarlıydı.

Brezilya’nın Amazon’da petrol sondajı yapması, dünyanın en büyük karbon yutak alanlarından birini tehlikeye atabilir ve uzun vadede küresel ısınmayı hızlandırabilir. Bu durum, iklim krizine karşı alınması gereken önlemleri sekteye uğratabilir.

Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilmesi ise küresel çabalara zarar verdi ama ABD’deki bazı eyaletler ve özel sektör, bağımsız olarak iklim değişikliğiyle mücadele etmeye devam etti.

Trump’ın yaklaşımı daha az çelişkili olduğu için etik açıdan daha “düzgün” görünebilir. Ancak etik, sadece tutarlılıkla değil, alınan kararların sonuçlarıyla da ilgilidir. Sonuçları bakımından bakıldığında, Trump’ın iklim krizini inkârı ve Paris Anlaşması’ndan çekilmesi küresel ölçekte daha büyük bir zarar vermiş olabilir.

Gerçekçilik açısından bakıldığında, Brezilya devlet başkanının tutumu daha pragmatik ve siyaset dünyasında daha yaygın görülen bir yaklaşım.

Pek çok lider, çevreyi koruma söylemini benimserken ekonomik büyümeyi de sürdürmek zorunda kalıyor. Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler için doğal kaynaklardan ekonomik kazanç sağlamak önemli bir faktör. Bu yüzden hem çevreci bir söylem benimseyip hem de petrol sondajı gibi ekonomik faaliyetlere izin vermeye çalışmak, siyasi olarak gerçekçi bir strateji.

Trump’ın iklim krizini reddetmesi, bilime karşı durmak ve küresel gerçekleri görmezden gelmek anlamına geliyor. Bu, siyasi tabanı için anlamlı olsa da uzun vadede sürdürülebilir bir politika değil.

Brezilya liderinin yaklaşımı ise “gerçek dünyada” birçok siyasetçinin yaptığı gibi idealler ile ekonomik zorunluluklar arasında bir denge kurmaya çalışmak.

Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekilmesi ise ABD’yi küresel arenada yalnızlaştırdı ve iç politikada da eyaletler ile özel sektörün farklı hareket etmesine neden oldu.

Brezilya devlet başkanının yaklaşımı, hem ekonomik hem de siyasi dinamikleri hesaba katan bir strateji olduğu için daha gerçekçi görünüyor. Ancak bu, etik olduğu anlamına gelmez. Trump’ın tavrı ise daha ideolojik ve katı bir duruş sergilediği için uzun vadede sürdürülebilir değil.

Eğer “olması gereken” açısından değerlendirirsek, hiçbir liderin yaklaşımı ideal değil. Fakat bu iki seçenek arasında Brezilya devlet başkanının yaklaşımı daha az zarar verici olabilir, çünkü en azından iklim krizini kabul ediyor ve çevreci politikaları desteklediğini iddia ediyor. Ancak yine de, bu söylem pratiğe tam olarak yansımadığı için yeterince “doğru” değil.

Gerçek dünyada siyasetçiler çoğu zaman idealler ile çıkarlar arasında bir denge kurmak zorunda kalıyor. Ancak eğer iklim krizinin ciddiyetini gerçekten kavrıyorsak, kısa vadeli ekonomik kazançlar uğruna uzun vadeli çevresel felaketleri göz ardı edemeyiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *