Kutup ayıları ve penguenler. Sadece çizgi filmlerde bir araya gelirler. Çünkü bu iki ayrı cins hayvanlardan ayılar kuzey kutbunda, penguenler ise güney kutbunda yaşar; doğal olarak da bir araya gelemezler. Ha çok istenirse birini alıp diğerinin yanına götürebilirsin, örneğin fotoğraf çekmek için. Ama yaşatamazsın, çünkü doğal ortam orası değildir. Bununla birlikte bu bilgi yakın bir zamanda değişebilir, çünkü bazı penguenlerin nesli tehlikede. Çok yakın bir zamanda bırakın başka bir ortamı, kendi doğal alanlarında bile bu hayvanlara rastlanmayacak.
Antarktika’nın buzulları eriyor sevgili okurlar. Düşük buz seviyesi 2022 yılında rekor kırdı. Üremek için buzullara ihtiyacı olan İmparator Penguenler neredeyse yok olmak üzere. Bu bilgiler Communications Earth & Environment dergisinin bu ayki sayısında yer alan Peter Fretwell imzalı makaleden edindiklerim. Fretwell ödüllü bir haritacı ve Britanya Antarktika Araştırması'nın önde gelen bilim insanı. Kutuplardaki yaban hayatını bulmak ve izlemek için uydu görüntülerinin kullanılmasına öncülük eden kişi. İşte bu uydu görüntülerinden maalesef dünyanın en büyük boyutlu İmparator Penguenlerinin neslinin tükenmekte olduğu verileri elde edildi. 5 koloni halinde yaşayan bu ırkın üremesinde azlık tespit edildi. Neden olarak da, iklim krizi sebebi ile eriyen buzullar kayıtlara geçti.
Makalede yer alan bilgilere göre, Antarktika’da yıl boyu devam eden rekor düşük deniz buzu 2022 de rekor kırdı. En büyük bölgesel negatif anormallik Antarktika yarımadasının batısındaki orta bölgelerde yaşandı. Bellingshausen Denizi olarak bilinen bu alan İmparator Penguenlerin üreme alanları. Bölgedeki 5 üreme alanından biri hariç diğerlerinde 2022 üreme sezonunda üreme başarısızlığı yaşandı. Buzulların erimesi de neden gösterildi. Çünkü; İmparator Penguenler üreme ve tüy dökme için kullandıkları sabit karaya dayanıklı deniz buzuna bağımlılar. Buz tabakalarını yiyecek arama habitatı olarak kullanıyorlar. Tercih ettikleri üreme alanlarına Mart ayının sonundan Nisan ayına kadar varırlar. Mayıs ayından Haziran ayına kadar yumurtlarlar. Yumurtalar 65 gün sonra çatlarlar civcivler aralık ve ocak ayında hayata tek başına adım atarlar. Bu nedenle sabit buzun Nisan ile Ocak ayları arasında “sabit” kalması gerekir. Ancak bu yıl elde edilen uydu görüntüleri Bellingshausen Denizinin orta ve doğu kesiminde bilinen 5 imparator penguen kolonisinden 4’ünün deniz buzu kaybından etkilendiğini ortaya koydu. Uydu görüntüleri ile tespit edilen verilere göre yavrulara ilişkin hiçbir veri mevcut değil.
Hiçbir zaman aşırı avlanmadan hatta 5 habitat kaybı ya da diğer antropojenik yani insan eli ile etkileşimden zarar görmemiş penguenleri, iklim değişikliği alt etmek üzere. Uzmanlar buzulların gelecekte insan kaynaklı iklim ısınmasına nasıl tepki vereceğini, bilimsel veriler ile sadece tahmin edebiliyorlar elbette. Bununla birlikte mevcut durum göz önüne alındığında deniz buzunda daha uzun vadeli bir düşüş beklendiği yine bilimsel tahminler arasında. Bu devam eden bir eğilim mi yani buzullar giderek eriyecek mi yoksa daha aralıklı bir olgunun belirtisi mi henüz belli değil. Bu soru iklim bilimciler ve deniz buzu bilimcileri için bir öncelik ama bulgular buzul erimesi ile üreme başarısızlıkları arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.
Atmosfere insan etkinlikleri sonucu salınan karbon sera gazı etkisi yapıyor ve dünyayı ısıtıyor. Bu da iklim değişikliğine ve buzulların erimesine neden oluyor. Buzulların erimesi kutup bölgesinde yaşayan canlıları tehdit ediyor. Buzulların erimesiyle küresel ısınma hızlanıyor. Bu da, aşırı hava olaylarının daha sık meydana gelmesi ve daha fazla türün tehdit altında olması anlamına geliyor.
Peki ne olur, bir penguen türü de üremesin ? Dünyanın sonu mu? Evet Dünyanın sonu. Nerden biliyorum? EKOIQ Dergisi’nin bu ayki sayısında yer alan Prof. Dr. E. Didem EVCİ KİRAZ’ın “Biyoçeşitlilik ve Halk Sağlığı” başlıklı yazısının altında yazanlardan.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD. Öğretim Üyesi Disiplinler Arası Çevre Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Sayın Kiraz’ın yazısını İlgilenenler için özetlemeye çalıştım.
“Biyoçeşitlilik, günümüzde ve gelecekte insan refahı ve sağlığı için hayati önem taşıyor.” diyor hocamız. Ve devam ediyor; “Biyoçeşitlilik atmosferdeki karbon seviyelerine bağlı olarak etkileniyor; okyanus asitlenmesi, aşırı hava olayları (kuraklık, sel gibi), bitkilerin, patojenlerin, hayvanların ve hatta insan yerleşimlerinin dağılımındaki değişimler gibi birçok olumsuz sonuçlara neden oluyor. Bu sonuçlar ve ekosistem hizmetlerindeki değişiklikler yaşam için gerekli olan temel ihtiyaçların karşılanmasını engellerse insan sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz etkileri olabilir.”
Ne demek bu? Yetersiz ve kalitesiz gıda, su kirliliği ve kuraklık, iyileşmeyen yaralar, mevcut bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hatalıkların seyrinde değişim, ilaçlara dirençli etkenlerin çoğalması, insan vücudunda ilaca direnç gelişmesi, ruhsal sorunlar, şiddet ve güvenli olmayan davranışlarda artış, sağlık sorunlarının tedavileri için yapılan veya yapılması muhtemel araştırmaların, buluşların kısıtlanması…. Bunlar biyolojik çeşitlilik yok olduğu takdirde karşılaşılması muhtemel sorunlardan sadece bir kaçı.
Hocamız biyoçeşitliliğin zarar görmesi ve hastalıklar arasındaki ilişkiye de somut bir örnek vererek konuyu netleştirmiş;
“En klasik örnek barajlar ve vektör (vektörlere örnek: sivrisinek) kaynaklı hastalıklar ilişkisi. Barajlar su kaynaklarının kaybını önlemek amacıyla insan eliyle oluşturulan bir yapay çevre. Barajda biriken su-durgun su-nemin artışı-sulama kanalları-vektörlerin çoğalma alanlarının genişlemesi-bilinçsiz pestisit kullanımı-suyun kirlenmesi- toprak kirliliği-vektörlerin pestisitlere direnç kazanması gibi yapay çevrenin yarattığı bir döngü ortaya çıkıyor. İnsan yerleşimleri ve kullanımları baraj bölgesinde yoğunlaştıkça vektörlerle bulaşan hastalık riski artıyor. Baraj mı olmamalı, sivrisinekler mi yok edilmeli, sivrisineklerle bulaşma olasılığı olan sıtma ile mücadeleye daha fazla bütçe mi ayrılmalı veya diğer çözümler neler?”
Sayın Kiraz, Dünya Sağlık Örgütü’nün biyoçeşitlilik ve halk sağlığı yaklaşımıyla ilgili beş önemli noktaya da dikkat çekiyor:
- Biyoçeşitlilik, dünyadaki yaşam için gerekli olan birçok mal ve hizmeti sağlar.
- Biyoçeşitlilik, gıda ve beslenme güvenliği, enerji, ilaç ve eczacılık ürünlerinin geliştirilmesi ve tatlı su gibi insani ve toplumsal ihtiyaçları destekleyerek sağlığın temelini oluşturur.
- Arazi kullanımı değişikliği, kirlilik, düşük su kalitesi, kimyasal ve atık kirliliği, iklim değişikliği ve ekosistem bozulmasının diğer nedenleri biyolojik çeşitlilik kaybına katkıda bulunur ve insan sağlığı için önemli tehditler oluşturabilir.
- İnsan sağlığı ve refahı, yerel bitki ve hayvan topluluklarının sağlığından ve bunların oluşturduğu yerel ekosistemlerin bütünlüğünden etkilenir.
- Bulaşıcı hastalıklar yılda bir milyardan fazla insan enfeksiyonuna neden oluyor ve küresel olarak her yıl milyonlarca insanın ölümüne yol açıyor. Bilinen insan bulaşıcı hastalıklarının yaklaşık üçte ikisi hayvanlarla paylaşılıyor ve son zamanlarda ortaya çıkan hastalıkların çoğu yaban hayatı ile ilişkili.
NE YAPMALI?
“Ne yapmalıyı” karar alıcılar bulacak, bizler uygulayacağız.
Ben eğer önlem alınmaz ise buzulların kayıpları böyle devam ederse Communications Earth & Environment dergisinde yer alan bilgiye göre, bu yüz yılın sonuna kadar yüzde 90’ı yok olacak olan İmparator Penguenler ile ilgili birkaç bilgi vererek yazımı tamamlamak istiyorum.
- En büyük penguen türüdür.
- Kral Penguenler olarak da bilinir.
- Boyları 1 metre civarında kiloları maksimum 88 kilo ağırlığındadır.
- Ortalama 50 yıl yaşar.
- Balık yiyerek beslenir.
- Vatanı, Güney Okyanus ve Antarktika’dır.
- Avlanmak için ise suya dalar.
- Toplu halde yürürler. Çünkü rüzgardan korunmaları gerekir.
- Yürürken sürekli yer değiştirirler. Böylece her penguen ortaya geçerek ısınır.
- Suda 560 metre derine (kuşlar arasında en derini) dalabilir ve 20 dakikadan fazla su altında kalabilirler.
- Dünyada 300 bine yakın İmparator Penguen vardır.
ŞİMDİLİK…..
Unutmayalım ki; insan ırkı yok olduğunda karıncalar fark etmez, ama karıncalar yok olursa insan yaşamı yok olur. Doğanın efendisi gibi davranmaktan vazgeçmek en akıllıcası olacak gibi görünüyor.
Yazılarını programlarını her mecrada sürekli takip ediyorum çok başarılı
Sayın Mıstıkoğlu, İmparator Penguenleri yazınız ve biyoçeşitlik notunuz için sizi kutluyorum. İnsanoğlu kendi yaşamının artışmasız biçimde doğanın bir bütün olarak korunmasına bağlı olduğunu hala öğrenmek veya kabullenmek istemiyor.