Komuta kademesi konuya kayıtsız kalmadı…

“Sayın Özel, Başkomutan olarak sana sesleniyorum. Ayaklarını denk al, denk almasan denk getirmesini de biz biliriz. Ordumun komuta kademesine laf atma yetkisi ve hakkı sende değildir. Haddini bileceksin, haddini bileceksin. Ordumun komuta kademesine bilmem neredeki komutanlar şunlar bunlar laf atabilirler ama sana laf atmak kesinlikle eğer bu milletin evladıysan, hiç yakışmaz. Gereği neyse ben de komuta kadememizi toplayacağım ve manevi tazminat davasından tut diğer her noktada bunlara davayı açacağız ve tüm komuta kademesini hemen davayı açmalarını Milli Savunma Bakanım dahil kendilerinden açmalarını isteyeceğim.”
Bu sözler, Erdoğan’ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndan.
Bir an için; Yunanistan, İsrail, Mısır, Suriye, Irak ve hatta Trump veya Putin… Bunlardan biri belki de birkaçı belki de tümü falan hadlerini aşmıştır… Mavi Vatan’a, Siber Vatan’a, Uzay Vatan’a kem gözle bakan olmuştur… Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Birliği’nde, Şangay Beşlisi’nde birileri canımızı sıkmıştır… Erdoğan, anladıkları dilden konuşuyor, diye düşündüm.
“Ayaklarını denk al, denk almasan denk getirmesini biliriz” demesinin tüm salon tarafından ve şiddetle ve ayakta ve uzun uzun alkışlanmasının, yanılgımda payı vardı.
“Bir gece ansızın gelebiliriz” diye devam edecek sandım.
Halbuki Özgür Özel’e söylüyormuş. Sözlerine “Sayın özel” diye başlamış olması bile bu duygu selinde, gözümden kaçmış.
Arkasından “Bir gece ansızın gelebiliriz!” sözleri gelmeyince şöyle bir durakladım… Sonra fark ettim ayaklarını denk alması gerekenin, Özgür Özel olduğunu.
***
Aslında “Ayaklarını denk al” diye bir deyim yok. Doğrusu “Ayağını denk al.” dır.
TDK Sözlükte “Dikkat etmek” anlamındadır.
Fiili olarak, bir ayağınızı referans alıp, diğer ayağı ona denk getirirsiniz. Grup halinde yürüyüşlerde de öyledir. Bir ayağınızı, yanınızdakine denk getirirsiniz. Diğeri zaten ona uyar. Diğer türlü ayaklarınız karışır, yere kapaklanırsınız.
Erdoğan, bilerek böyle söylemiş olabilir. İki ayağını birden denk alacaksa, zıplaması falan gerekir diye düşünüyorum. Artık Özel’e ne kadar kızmışsa… kafası karışsın diye demiş olabilir.
Erdoğan’ın “Ordumun komuta kademesine laf atma yetkisi ve hakkı sende değildir.” ifadesi de benim kafamı karıştırdı. Böyle bir yetkiye ve hakka sahip birileri mi var, bilemedim.
“Bilmem neredeki komutanlar, şunlar bunlar…”ın, kim yada kimler olduğunu bilmiyoruz, ama Özgür Özel olmadığını biliyoruz.
***
Özgür Özel, bir gün önceki grup toplantısında mezuniyet törenlerinde subay yeminini okuyan beş teğmenin Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilmelerine de değinmişti. Erdoğan’ın tepkisi bunaydı.
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu'nu eleştirmişti.
Erdoğan’ın, Başkomutanı olduğu ordusunun komuta kademesini toplayacak olmasının sebebi, buydu.
***
Ertesi gün Özgür Özel’den cevap geldi: “Ne yapacaksın? Partinin önüne tank mı yollayacaksın? Erdoğan beni korkutamazsın, hodri meydan" dedi.
Açıklamayı naif buldum. Erdoğan’ın “Ordum” dediği teşkilat sadece kara kuvvetlerinden oluşmuyor ki… Uçak, helikopter, hücumbot, denizaltı, SİHA, İHA, tank, top, obüs… her şey var.
Özel’in cesur gibi görünen “tank” çıkışı, gerçekten hissettiği kaygıyı, komik bir daraltmayla, daha az tehditkâr hale getirme çabası olabilir.
***
“Ordumun komuta kademesini toplayacağım…” sözleri, Özgür Özel’in hayalinde, tanka; benim zihnimde karada, havada, denizdeki tüm savaş araçlarına dönüştü. Yunanistan bu sözleri duymuşsa muhtemelen “Eyvah! Yine ve yeniden, bu gece ansızın gelebilirler!” diye savunma durumuna geçmiş olabilir.
“… Ve manevi tazminat davasından tut diğer her noktada bunlara davayı açacağız,” diye devam eden sözler, hepimizi ters köşeye yatırdı.
Bu kez kafamız… en azından benim kafam, dava için komuta kademesinin toplanması karıştırdı.
Tazminat davası için komuta kademesini toplamayı gözümde canlandıramadım. Canlandırdım aslında ama bana garip geldi. Komuta kademesi toplanmış, loş odada ciddi bir hava var, sağda solda monitörler, telsizlerden gelen sesler, duvara yansıyan bir projeksiyon, masa üzerine yayılmış operasyon haritaları… Bir general endişeyle soruyor “Efendim harekât planımız nedir?” Başkomutan gözlerini kısarak cevap veriyor: “Manevi tazminat davası açıyoruz!”
Yani böyle bir şey mi? Neden hukuk bürosuyla halledilmiyor da komuta kademesi toplanıyor… Operasyon planında dava dilekçesini kimin, hangi güzergahı kullanarak saat kaçta adliyeye ulaştıracağı gibi detaylar da yer alıyor mu? Bilemedim.
***
Ama bildiğimiz bir şey var: Kuvvet komutanları konuya kayıtsız kalmadı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, teğmenlerin ihraç edilmesine yönelik eleştirileri nedeniyle CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e ayrı ayrı manevi tazminat davası açtı.
Zaten daha önce Millî Savunma Bakanlığı Basın-Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, açıklama yapmıştı: "Kuvvet Komutanlarımızın şahsını ve genel olarak Bakanlığımızı hedef alan açıklamalar kabul edilemez. Tüm yasal haklar kullanılacaktır" demişti
Neden Hava Kuvvetleri Komutanı da dava açmadı, bilmiyorum. Özgür Özel, hava kuvvetleri komutanına laf atmamış olabilir. O hakkı ve yetkiyi kendinde görmemiş olabilir. Ama aynı ordunun komuta kademesi olarak, davaya dahil olmalıydı diye düşünüyorum.
Neyse… bundan sonrasını Özgür Özel düşünsün. Artık rüyasında tank mı görür, uçak veya gemi mi görür, tebligat getiren postacıyı mı görür… onun sorunu.