“Ekrem ağrıları” iktidarı çılgınlığa sevk ediyor!

İmamoğlu’nun gördüğü teveccühten dolayı iktidarını kaybedeceğini açık seçik gören Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan çaresizlik içinde bütün tuşlara basıyordu! Araçsallaştırılan yargı marifetiyle peşpeşe olanca dava, uyduruk ve aşırı zorlama diploma çıkışı, CHP’li belediyelere, özellikle de İstanbul’dakilere dönük operasyon, tutuklamalar, davalar…İlan edilmemiş bir “psikolojik savaş” ortadaydı!.. Bunların hiçbirinin İmamoğlu’nu durdurmaya yetmeyeceğini gördü iktidar. Zaten bizzat yürütmenin en başından “turpun büyüğü” metaforu üzerinden gelmekte olan üstü kapalı ima ediliyordu. Siz nerden biliyorsunuz gelmekte olanı? Demek ki biliyorsunuz!..
İktidar fena halde “Ekrem ağrılarına” yakalanmıştı İmamoğlu’nun tanımıyla. İşte bir türlü geçmeyen bu ağrılar belli ki çılgın adımlara sürüklüyor iktidarı. “Seçimle geldim, ama seçimle gitmem. Bensiz memleket olmaz!” da ne demek?!. Bunun işaretlerini 2015’teki tekrar seçimde, 2019’daki tekrar seçimde görmüştük. Eski Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Akdoğan’ın birkaç ay önce Habertürk’e verdiği röportajda da ayan beyan dinlemiştik.
“TURPUN BÜYÜĞÜ”NÜN İMAMOĞLU OLDUĞU BELLİYDİ
Turpun büyüğünün “müstakbel cumhurbaşkanı” Ekrem İmamoğlu olduğu tahmin edliyordu ama bu sabah (19 Mart Çarşamba) bir şafak baskınıyla açığa çıktı! TBB ve İBB Başkanı’nın uyduruk-kaydırık bir şekilde hukuk dışı olarak diplomasının yetkisiz bir kurulca iptal edilmesinden 12 saat sonra da İmamoğlu’nun konutuna gönderilen çok sayıda polis İstanbul Başsavcılığının talimatıyla müstakbel cumhurbaşkanını gözaltına aldı. Neymiş? CHP İstanbul İl Başkanlığı binasındaki para sayma görüntülerinden yola çıkılarak bir ‘suç örgütü’ oluştuğu, İmmaoğlu’nun da bu ‘suç örgütünün lideri’ olduğu kanaatine varılmış! Gözaltına alınanların arasında İBB üst düzey yöneticileri, iştiraklerin yöneticileri, kendisine en yakın olduğu bilinen iki ilçe belediye başkanı, iş insanları, gazeteciler de var! Bir telefon ya da yazı ile davet gelse ifade vermeye gidecek İmamoğlu ve arkadaşlarına bütün İstanbul adeta ablukaya alınarak yapılan gözaltı işlemi artık zurnanın son deliğidir. Bütün bunların anlamı, Erdoğan’ın erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde çok korktuğu ve yenileceğini bildiği İmamoğlu’nu sandıktaki yarışın dışında bırakmaktır. İktidarın İmamoğlu’na reva gördüğü eylem ve işlemler milli iradeye açık bir sivil darbedir ve ülkeye büyük bir kötülüktür. Türkiye Cumhuriyeti’nin geniş bir coğrafyada herşeye karşın yıldız gibi parlamasının unsurlarından birisi iyi kötü bir demokrasiye sahip olması, iktidara seçimle gelinen ve seçimle gidilen bir memleket olmasıdır. “Rekabet varmış gibi olsun, ama rekabeti sakatlayayım, hep ben kazanayim” kafasıyla Türkiye kaybeder. Türkiye’nin yıldızı söner. Bu bağlamda iktidar sadece muhalefete değil, halkın iradesini sakatlayarak Türkiye’ye kötülük yapıyor. Bütün bu olup bitenleri tabii seçmen de değerlendiriyor. İrdesine ipotek konulmasını affetmeyecek. Bunu göreceğiz. Sandık milletin önüne geldiğinde iktidarın nasıl bir tokat yiyeceğini göreceğiz. İmamoğlu’nun önünü kesse de iktidar, memlekette binlerce İmamoğlu var.
ERDOĞAN İÇİN YOLUN SONU MU?
Bu arada, Erdoğan için yolun sonu geldi. CHP’nin verdiği tarihte erken seçime yanaşmıyor ve seçim tarihini 2028 olarak deklare ediyor. Bir yerde aday olamayacağını da kabul ediyor. Bu hususu başka bir yazıda irdeleyeceğim. Yani Erdoğan, “bana yar olmayan koltuğu beni dört kez yenen İmamoğlu’na da yar etmeyeceğim” modunda. Çok istiyorsanız, kendinize güveniyorsanız, korkmuyorsanız anlaşın CHP ile ve Kasım 2025’te erken seçim olsun o kaldırıldığı bir zeminde garanti seçileceğiniz sınırsız bir iktidar!
CHP ASIL CEVABI 23 MART’TA VERECEK
Bu yazıyı sabah haberleri izledikten, İmamoğlu’nun gözaltı sırasındaki videosunu izledikten hemen sonra kaleme alıyorum. Dört gün sonra CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için örgüt denetiminde ön seçim yapılacak. İmamoğlu, ön seçimde tek aday… Ancak örgütün rızasının alınması çok önemli ve umuyor ve bekliyorum ki olabildiğince yüksek bir katılımla bu rıza oluşacak pazar günü. Ben de CHP Konak ilçe örgütü üyesiyim ve pazar günü gidip İzmir-Güzelyalı’daki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde oyumu İmamoğlu lehine kullanacağım. CHP üyeleri gelecek, seçecek ve tarihe geçecek. İktidarın sivil darbe girişimine cevabını sandıkta verecek.
Evet, pazar günü günü yapılacak ön seçim sonuçları CHP TBMM Grubunun önüne gidecek ve son sözü CHP Grubu söyleyecek CHP Tüzüğü’ne göre. Tabii CHP Grubu’nun partiden çıkan sonucu dikkate almaması söz konusu olamaz. Böylelikle, İmamoğlu artık resmen “aday adayı değil”, “aday” olacak artık. İmamoğlu “kazanacak aday” olduğu için, bütün göstergeler o doğrultuda olduğu için aynı zamanda artık o günden sonra “müstakbel cumhurbaşkanı”dır da.
İktidar İmamoğlu’nu araçsallaştırdığı yargı marifetiyle bertaraf ederse ne olacak? Başka bir “İmamoğlu” adaylaşacak, seçimi kazanacak ve Türkiye rahat bir nefes alacak, demokrasi, hukuk, sarsılan ne varsa rayına oturacak. Herşeye karşın “herşey çok güzel olacak”.