İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4863 %0.01
36,5949 %0.01
3.429.900 %0.29
3.064,76 0,37
Ara

Tanrıların mekanında ağaç katliamı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Tanrıların mekanında ağaç katliamı

Mezarlıkları düşününce ne geliyor aklımıza? Elbette ölüm, mezar taşları, ağaçlar…. Özellikle de koca koca selvi ağaçları.  Bu yazıyı “ölünce mezarlarını bol ağaçlı mezarlıklarda hayal eden madencilik sektöründeki iş insanlarına ithaf ediyorum”.

Antik çağ insanlarının günümüzdeki bazı iş insanlardan daha vizyoner olduğunu düşünüyorum. Baksanıza bugün son 52 günde bir milyon ağacın kesildiği Kaz Dağı diğer adıyla İda Dağı, güzelliği ve görkemiyle öyle etkileyicidir ki Antik Çağda, tanrıların mekânı olarak adı geçer.  Zeus tanrıların en büyüğü, tanrıların babasıdır. Hera ise Olymposlu tanrıçaların en büyüğüdür. Hera ve Zeus İda Dağı’nda görkemli bir düğünle evlenmişlerdir. Öyle inanılır mitolojide.

Aslında İda Dağı yani bugün madencilere kurban edilen Kaz Dağı, ününü ünlü ozan Homeros’a borçludur. Homeros’un İlyada Destanı sayesinde, dünyanın en tanınan dağlarından biri olmuştur. Şimdilerde bu dağ yine gündemde. Ha öyle herkesin gündeminde olduğunu düşünmeyin; çevreciler ve o bölgede yaşayanların gündeminde. Çünkü bir gurup insan Antik Çağdaki insanların aksine Kazdağlarının altının, üstünden daha değerli olduğu görüşünde. Dağın altında altın, bakır arama derdinde. Kim bu insanlar? Hiç yabancı değiller, Cengiz Holding, artık tanımayan yok. 5 liden biri.

Durum şu; Kazdağlarının %79'u madenciliğe ruhsatlandırılmış durumda. Yüzde 41'i’nde aktif olarak madencilik yapılmakta zaten.  Son 52 gündür Cengiz Holding’e ait Halilağa Altın Bakır Projesi’nin 60 bin dönüm işletme ruhsatı alanında 6000 dönümlük devasa bir ÇED alanında, 5200 dönümü ormanlık alan yok olmak üzere çünkü ağaçlar bir bir kesiliyor. Şu an itibari ile 1 milyon ağacımızı kaybettik! Köylülerimizin satmadıkları tarım arazileri için kamulaştırılma kararları çıkarıldı ve pazarlığa gitmeyen köylüler aleyhinde kamulaştırma davaları açıldı. Köylüler ise kararın iptali için dava açtı. Köylüler can siperhane köylerini ve dağı savunuyorlar. Maden sahalarının açılabilmesi için kesilen ağaçlar, patlatmalar ile paramparça edilen orman eko sistemi ve elbette su varlıkları. Oysa birileri söylemeli bu insanlara tuvalette altın işe yaramaz, su gerekiyor mutlaka temizlenmek için.

Madencilik elbette yapılmalı ancak vahşi ve gereksiz madencilik, milyonlarca ton zehirli kimyasal atıkla topraklarımızı, havamızı, suyumuzu kirletmekte, tüm canlı yaşamını geri dönüşsüz, ölümcül sonuçlarla karşı karşıya bırakmaktadır. İnsan eliyle yok edilen dünya kaynakları. İklim Krizinin şiddetinin artması. İşte sorun bu. Ve maalesef bu sorunu sadece o bölgede yaşayanlar dert ediyorlar kendilerine. Köyleri haritadan silinmek üzere.

Kazdağlarında yüzlerce ağaç katledilirken   "Güçlü Madencilik Güçlü Çanakkale" adı altında bir de Madencilik Sektör Buluşması gerçekleştiriliyor bu bölgede. Şaka gibi.

Vahşi madenciliği masum göstermeye çalışanlar 2018'de Gümüşhane'de, 2021'de Giresun'da ve geçtiğimiz yıl da Erzincan İliç’te yaşanılanları unutmadığımızı bilmiyorlar.  

Görüşülen konuların başında  “Türkiye’de Madencilik Ruhsat ve İzin Süreçleri”  var. Madenciler, iktidardan bu süreçlerin daha da kolaylaştırılmasını istiyor. Vakit kaybetmeden katletmek istiyorlar anlaşılan.

“Yerli Kaynakların Değerlendirilmesiyle Cari Açığın Azaltılmasına Katkılar” ikinci konu başlığı. Yerli kaynakların katkısı onu yerin altından çıkaran şirketlerin cebine gidiyor, devletin aldığı pay ise sadece %2. Sanırım bu madde de iktidarın gözünü boyamak için.

“Çanakkale’nin Maden Potansiyeli” ise bir diğer konu başlığı. Çanakkale'nin potansiyelin yer altında olduğunu sananlar, Kazdağlarının eteklerindeki verimli topraklarda yetişen Lapseki Kirazından, şeftalisinden, zeytininden, çam fıstığından bir haberler. Hele ki Ezine peyniri. Çanakkale deyince normal insanların aklına ilk gelen değerler.

Mezarlıklar geldi aklıma yine. Vazgeçilmez olduklarını sananlarla dolu mezarlıklar. Hayattayken yer altındaki varlıklarlardan dolayı ağzının suyu akanlar, unutmayın ki siz de bir gün o çok merak duyduğunuz yerin altına gireceksiniz elbette. Hem de ağaçların gölgesi yerine kurak, kıraç, susuz, kuş seslerinden yoksun mezarlıklarda. Kendi tercihinizle…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *